ben burhaniyeye doğru
giderken öğlene doğru ayşe kızım aradı ve evin elektriklerinin
kesildiğini, bunu halletmemi söyledi. Yolda olduğumu ve akşama
doğru geleceğimi söyledim ve hava karardıktan sonra ve vardığımda
yemek yiyorlardı. Alet edevatı alırken ayşe bana elleriyle
hazırladığı doğum günü hediyemi verdi. Şimdilik onda
kalmasını ve işim bitinceye kadar korumasını istedim. Elektrik
problemini çözdükten sonra eve girdim. Ayşenin benim için
hazırlamış olduğu küçük bir mektup şeklindeki hediyeyi aldım.
İçinde yazanları okudum ve onu cüzdanıma koyup hep saklayacağımı
söyledim. Tüm gece ayşeyle epey oynadık, eğleştik. Ayşe gayet
neşeli... gece yeni yatak ve ranzanın olduğu odada yatmamızı
istedi. Kendisi, abisinin yeri olan ranzanın üstünde yatmak
istedi. Ben de çekmece yatakta yatacakmışım. Nitekim, ayşe ve
ben yattık. Ayşe hemen uyudu.
Notlar
ayşe patates
kızartmasını nutellaya bandırıp yiyor. Ablasının kaşarın
üstüne nutella sürmesi gibi aynı...
yumuşak g'nin istediği
her harf yerine geçtiğini sanıyor. Nasıl telaffuz edildiğini
öğretmek için epey uğraştım ama içinde Ğ olan kelimeleri
okurken zorlanıyor.
Okuldan dönerken yolda
beni dövdü. Pata küte girişti. Sebeb te, doğum gününün yakın
olmadığını, daha çok zaman olduğunu söylemem... onu üzmüşüm
ve yalan söylemişim.
Ders yapmak istemiyor.
Sebebini de söylemiyor. Okula giderken sırtıma alma rüşveti ile
konuşturdum nihayet... Tatil istiyormuş. Halbuki, sömestr tatili
henüz yeni bitti.
2-3 tane A4 kağıdı
alıp ortadan katlamış ve zımbalamış. Kendince bir kitap cildi
hazırlamış. İçine de hem resimli hem de yazılı bir hikaye
koymuş kendi zihninden... kızımın ilk hikaye kitabı... sonuncusu
olacağını da sanmam.. Kendi hazırladığı hikaye kitabı. Ama
konusu biraz cansıkıcı... ailesi olmayan bir çocuk... inşallah
annesiyle babasının halihazırdaki durumunun yansıması değildir.
Bugün canda oyuncakçıdan ayşeye oyuncak beşik aldık. Çok
beğendi.
Okula giderken veya
dönerken, yollarda ve özellikle merdivenlerde koşturuyor. beni de
ellerimden tutarak kendine eşlik ettiriyor. Ben yaşlıyım. Koşamam
dedikçe çok eğleniyor.
Özellikle her
pazartesi geç uyanma uyanmak istiyor. okula gitmek istemiyor.
Sanırım şimdiden pazartesi sendromu yaşıyor. Tatil sonraları
hep problemli... geçenlerde okuldan dönerken burnunun acıdığını
söyledi. Nitekim, ertesi gün de okula gitmedi. Biraz kırıklık
var üzerinde... Okulda canını sıkan Bir şey varmış. Israr
etmeme rağmen söylemedi. Sonraki günlerde biraz daha deştim.
okulda can sıkan şeyin arkadaşlarından kaynaklandığını
öğrendim. Konunun yalanla ilgili olduğunu da öğrendim ama detay
vermedi.
Okula giderken
beslenmesi için tost yapıp onu kuzucuk halinde beslenme çantasına
koyuyorum. Ayşe de tostu çok sevdi. Ben de Beyaz peynir koyduğumu
itiraf ediverdim. Ayrıca, yıllardır beğene beğene yediği baba
yapımı sahanda yumurtada da beyaz peynir olduğunu söyledim. Bana
bakışı inanılmazdı. Hem kızgın, hem memnun... mahçup bir
kızgınlık ile saklanmaya çalışılan bir memnuniyet arası bir
bakış...
gece misafirliğe gelen
arabayataklı fatmanın resmini yaparken yüzündeki beni bile çizdi.
Ayrıntılara çok dikkat ediyor. Herkesi, tek tek çizdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder