Sabah
babannesini çağırdım. Onunla kaldı. Öğlene doğru eve yetiştim.
Okula giderken hava yağmurlu olduğu için uygun ayakkakbı
giymesini söylememe rağmen spor ayakkabısını giydi. Yolda
otlardan yolduğu küçük pisipisileri kafama atmaya çalıştı.
Eğilmemi istedi rahatça atabilmek için... ben eğilmeyince yoldaki
bir çakıl yığınının üzerine çıkıp kafama attı
elindekileri... Bugün abdal fırınından ilk defa kaşarlı veya
sosisli almadı. Hep bunları alır. Bu sefer cevizli lokum aldı.
Yolda geziyi ve seyrettiği tiyatroyu anlattırdım. Unuttum diyor
ama sorunca anlatıyor.
Akşam
da okuldan ben aldım. Dönüş yolunda gene kafama otları atmaya
devam etti. Sürekli eğilmemi istedi durdu. Eğilmedim. O da
yalvardı durdu. En sonunda eğildim. Kafama fırlattı
elindekileri... sabah tırmandığı çakıl yığının üstüne
gene tırmandı. Ama bu sefer aşağıya kaymak için. Birkaç kere
kaydı. Sonuncuda kışüstü yere düştü. Götüstü düştüm
diye güldü bol bol. Akşamları eve her varışımızda
uğurböceğini seyretmeye koyuluyor hemen... yolda uğurböceği
çizgifilmi hakkında konuştuk biraz... pazara gittik beraber...
çilek, kiraz, erik, bir de parası hafifse karpuz istedi. Fiyatı
ucuz kavramını bilmiyor. Onun yerine bunu uydurmuş. Çok komikti.
Bol bol güldüm. Her tezgahtan çilek, kiraz aldı, yedi. Bir de
turşucuya dadndı. Ondan da kornişon turşu alıp yedi. Akşam
yemeği için kızarmış tavuk istedi. Ben de içecek almaya Bim'e
Ayşeyi tek başına yolladım. Boyu erişmediği için şişeyi
alamadı ama görevliden yardım istedi. Kasada sıraya girdi.
Ödemeyi yaptı. Paraüstünü aldı, çıktı. Aferin kızıma...
kızarmış tavuğun derisini toplayıp yedi. Bana benziyor
demiştim... en sevdiğim lezzete de ortak çıktı. Bütün derileri
ayşe yedi. Cuma akşamları hep yaptığımız gibi süreyyayı
seyrettik. (org'u elin aldığında kendine küçük süreyya
dediğini yazmış mıydım? )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder