Sabah 9.30 da pıtı pıtı ayak seslerini duydum. Zaten hemen hemen her zaman bu sesi duyuyorum. Çok ta hoşuma gidiyor. Elinde biberonu yanıma geldi. Biberonunu gösteriyor. İçinde su var.. Su ısınmış, yeni su istiyor sandım. gel kızım salona gidelim dedim. Giderken, banyo kapısı aralıktı. durup onu kapattı düzen tertip delisi:) suyu döktüm. bir baktım ki, sütü işaret ediyor. Süt doldurdum biberonuna. aldı ve doğru yatağa geri döndü. Kızım çişin yok mu dediğimde de kafasını iki yana sallıyor hayır anlamında. gene yattı. Sütü bitirince kalktı yanıma geldi. Kahvaltıda sucuklu yumurta istedi. Buzdolabının kapısını açtı ve sucuğa uzanıp aldı. Öbür eliyle de yumurtaları gösteriyor. İstediğini hazırladık. Son zamanlarda hep yaptığı gibi tuzu kendisi döktü yine.. Yerken de hep sucuklu kısımlarını yedi. Kuşu serbest bırakmak istedim. istemedi. şiddetli tepki verdi. Elime alıp sevmesi için yaklaştırdım. Korktu. hem çok seviyor hem korkuyor hayvanlardan. neden acaba? Ortalıkta geziniyor. TV de Pepee seyrediyor. elinde biberonuyla geldi. Hıhı diyor. Birşey istiyor. Su mu Süt mü diye hızlıca soruyorum. Yavaş sormadığım için istediği söylendiğinde kafa sallayamıyor. Bozuldu. Parmağıyla çeşmeyi gösteriyor. ne istediği anlaşıldı. Su desene diyorum suratını asıyor. sabah ta su veya süt dedittirmek için uğraştığımda, sırıtarak şımarmış ve en sonunda bana sırtını dönmüştü. Su demesi için dudaklarımı ileriye doğru büzüp ssssssuuuuu sesi çıkarıyorum o da yapsın diye.. O ise inadına dudaklarını içeri doğru büzüyor yapmamak için. Bu konuşma mevzusu artık bi inada döndü anlaşılan. Artık ısrar etmeyi bırakacam. Böyle bi mesele yokmuş gibi davranacam, bakalım ne olacak.
Suyu alıp annesinin yanına, yatağa gitti. Biraz sonra beni de çağırdılar. Yatakta şımarmış, mutlu bi Ayşe vardı. ben de yattım. Yatakta neşeli, mutlu, kahkahalar atıp duruyor. Biberondaki suyla beni ıslatmaya başladı. Bir yandan da gülüyor. Biberonu ağzıma sokmaya çalışıyor. Bu sefer aldım ve emmeye başladım. Benim oldu bu dedim. Gülerek elimden aldı. Vermemek için direnir gibi yaptım uğraşıp elimden aldı. Sonra parfüm şişesini yatağa fırlattı. Annesi, hafiften kızınca, bozuldu. Bize tavır koydu. Posta koyuyor ikimize de. Yatağa yatmış, hıh, hıh diye surat asıyor. annesi gıdıklayınca makaraları koyverdi. Bu duruma bozuldu. Gitti, halının üzerine yattı. Sonra tekrar geldi. Bu sefer de biberonla annesini ıslatmaya başladı. Neyse bozulma durumu geçmiş, gene kahkahalar atıyor. Biberonu sallarken yatağın altına düşürdü. Annesi kayboldu biberon deyince gene bozuldu. Biberonu aldım. su doldurayım mı diye sordum. Birden yerinden fırladı ve mutfağa doğru koşmaya başladı. Anlaşıldı ne istediği. Süt. su isteseydi kafasını sallardı soruya. Nitekim dolabın kapağını açtı ve sütü gösteriyor. Aldı ve annesinin yanına yattı. galiba uykusu geldi.Uyuyamadan babannesi geldi. Belli etmese de geldiğine sevindi. Ama hemen ayrıldı diye canı sıkıldı. Suratı asıldı. Hemen ardından dedesi geldi. gülümseyerek karşıladı. ddesi de fazla kalmadı gitti. ama bizimkinin de uykusu kaçtı. Yatağın içinde yorganın altına saklandı. Onun bulamadığımızdan, kaybolduğundan, gittiğinden bahsetmemizden çok hoşlanıyor. Üzerinde tatilde adığım kamyonunu gezdirdim. Bir süre örtünün altında kaldı. sonra kamyonuyla oynadı. Yomuşu kamyonuna oturtup gezdirdi. Bu arada durmadan uyumasını söylüyoruz reddediyor. En son, Yomuşu ayağıma koyup sallamaya başladım. Biraz sonra geldi ayağıma yattı. sallıyorum bakalım uyuyacak mı? Uyudu.. hem de bayağı uyudu. Akşama iftar çadırına gidecektik. Araba neredeyse yarım saat çalışmadı. Bu arada, Ayşe de ara koltukta(!) bana şirinlikler yapıyor, kulağıma "fışı fışı" diye fısıldıyor, kulağımı katlıyordu son zamanlarda yaptığı gibi. İftar çadırında aşırı kuyruk vardı. Girilecek gibi değildi. Ailenin diğer üyeleri alışverişe gittiler ben Ayşeyle beraber Fomara meydanında kaldım. Kedilerin peşine düştü.(Fazla yaklaşmıyor ama) Bebekleri ve bebek arabalarını gösteriyor. İftar çadırının hemen yan tarafında yeryüzü iftarları vardı. Oradan bi dilim pizza aldım Ayşe için. sadece etli kısımlarını yedi haspam:) Oradan ayrıldıktan sonra kayhan'a pideli köfte yemeye gittik. yarım porsiyon pideli köftenin birazını yedi. Aç ve iştahlı olsa tamamını bitirirdi. Ulucaminin yanındaki meydana gittik. Orada ona bir tane sapanla havaya fırlatılan ve yavaşça dönerek yere inen ışıklı zımbırtılardan aldım. tabi sapanla atmayı beceremiyor.(Hoş, bizim de atmayı becerebildiğimiz söylenemez.Sürekli elimize çarptırdık) eliyle havaya atıyor. Bu sırada bir de çığlık atıyor. Neşesi yerinde. Zımbırtıyı her havaya attığımızda düştüğü yerden gidip Ayşe alıyor. Merdivenlerden in çık mesafeyi koş gel. Bayağı yoruldu herhalde. Hatta bir defasında yerdeki zımbırtıyı başka bi çocuk almaya yeltenip dokundu diye bozuldu. Dönerken, bebek arabasını yatar konuma getirmemizi işaret etti ve hemen yattı. Uyudu.
Bu arada; bugün duyduğum birşeyi de paylaşayım. geçenlerde ablasının yanına koşup "tis" demiş. Anlamı malum. Diğerleri de şu bloga yazsalar ne olur sanki...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder