30 TEMMUZ 2013 SALI

Sabah 9.30 da uyandığımda karşı koltukta hiç ses çıkarmadan ve kımıldamadan uzanmış beni seyrediyordu. Evdeki herkes uyuyor. Bizimki ne kadardır uyanık ve yalnız başına acaba... 08.00 de annesi gittiğine göre 1,5 saattir olabilir...
öğlene kadar oyuncaklarla oynadı. (yüklüktekileri de çıkarttı. Hepsini ortalığa saçtı.) beyaz kutup ayısıyla oynuyor. hiç oynamazdı halbuki.. biraz TV seyretti. Peynirli yumurta yaptım. Büyük tavada yaptım diye kızdı. mecburen küçük tavaya aktardık yumurtayı. Suyu gene parmağını ağzına sokarak istiyor. Su demesi için ona kızdım. hiç istifini bile bozmuyor. Öğleleyin ayağıma koydum salladım uyumadı. Bacaklarım acımaya başlayınca indirdim.(zaten dün dizimden kötü sinyaller gelmişti) hen uyumuyor hem sallanmak istiyor. Olmaz. Bacaklarım acıyor diye kızınca o da ağlamaya başladı. Ablasıyla özlemin yanına gitti. Orda uyumuş. Çok sürmedi uykusu.. Ablası penceresi açık odada bırakmış Ayşeyi. Bir de ona kızdım ya aşağı düşerse diye... Nedir bunların ev havalandırma çılgınlığı yahu... Annesi geldi akşama doğru.. Biz ise parka gittik kumla oynamaya. Sabahtan söz vermiştim. Zaten çocukcağız durmadan kumda oynama hareketi yapıp duruyor. tutturdu Pepeeli kovayı da götürecem diye olmaz deyince küstü ağlamaya başladı. Zor zahmet parka götürebildim. Artık sadece merdivenlerde kucak istiyor. Diğer zamanlarda yürüyor. Parkta kumdan kaleler yaptık. Salıncak kaydırak... bilinen şeyler işte... Hava çok sıcak.. başına güneş geçecek diye korkuyorum. O yüzden erken döndük biraz. Yaptığımız kumdan kaleleri sayıyor. Çok hoş... İkiyi parmakla göstermesi hele... Bizim gibi iki parmağını açıp diğer üçünü katlayamıyor. O yüzden her iki elinde birer parmak açıp onları yanyana getiriyor. Çok komik... 3 ve daha sonrasını parmakla göstermek ise en kolayı.. Tüm parmakları açıp elini ileri uzatmak... Bir de "iya" benzeri bir ses çıkarıyoruz...

video58-59-60

29 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ

Bugünle ilgili aklımda pek birşey kalmadı. Günü gününe tutmayınca akılda kalmıyor. Yaşım ilerledikçe zihinsel melekelerimin azaldığını hissediyorum zaten.. Sabah kaçta kalktı. ne yedi. Ne yaptı... hiçbirşey yok.. Sadece gece sarı çerçeveli güneş gözlüklerini bulduğunu ve onları taktığını hatırlıyorum. Hatta Özlüceye Özlemi götürdüğümüzde güneş gözlükleri takılıydı. Gece saat 10.00...
Şimdi hatırladım.(videoları seyredince) Sabah çişini ederken annesinin cüzdanını eline geçirmiş, onunla oynuyordu. geri vermek istemedi. sahiplendi. Ağlayarak geri verdi. Ben sana başka alacam kızım deyip teselli ettim ve aldım. Biraz kart ve kartvizit verdim. bir de 5 TL.. Onları cüzdanına yerleştirdi. Gün içinde bayağı bi süre cüzdanıyla oynadı. Nedense benden başka herkes cüzdanı pek iğrenç buldu. Bence güzel oysa... Ayşe de sevdi... Tam çocuk işi.. üzerinde hello kitty var... 

video56 video57

Parayı cüzdan kısmına koymuştum. Ordan çıkarıp fermuarlı kısma koyması inanılmazdı. Fermuarı da kapatmış. Sağlamcı kız...

27-28 TEMMUZ 2013 HAFTASONU

Bu haftasonu yazacak pek birşey yok. Ben Cumartesdi tüm gün uyuduğum için Ayşeyi göremedim. Akşam üzeri iftara dedesiyle babannesi geldi. Onları gördüğüne pek memnun oldu. O kadar memnun oldu ki, gece onlarla birlikte gitti ve orada kaldı. Yeni aldığımız arabasını da götürdü. Pazar günü öğleden sonra döndü. Bütün oyuncaklarını toparlamış. Mutfak seti, Oyuncak bilgisayar vs.. hepsini getirdi. Geldikten sonra uyudu. Akşama doğru uyandı. Ben salondaydım. Ağlama sesleri kulağıma geliyordu. Uyanmış, kimseyi yanına yaklaştırmıyor. Beni çağırdılar. Hemen kucağına aldım. Başını gömdü göğsüme.. Uyuyacakmısın daha dedim. Kafa salladı. Ayağıma koyup sallamaya başladım. Parmağını ağzına sokup ağzını aralayarak malum şeyi istedi. Ben de Ayşe ayağımda sallandığından Sevgiye seslendim su getirsin diye... Biberon geldi. Annesi ve benim, su demesi konusunda istekte bulunmamızla birlikte bizimki şimdiye kadar görülmemiş şiddette tepki gösterdi. Dudaklarımı ileri doğru uzatıp "ssssuuuu" sesi çıkarmamla beraber bağırıp tepinmeye başladı. Hakkaten sinirlendiği çok belli oluyordu. Her zamanki gibi değil. Öfkelendiği aşikar... Biberonu fırlattı. kendi de ayağımdan kalktı bi hışımla.. koridorda kendini yerlere atarak ağladı, bağırdı. Giderken de kollarını Pepee küsmesi şeklinde kavuşturması yok mu...  Neyse sakinleşti bir müddet sonra.. Malum şeyin adını kullanmadık bir süre... Tek başına yemek yiyor..  Yemek sırasında ablası el öpmeyi öğretmiş. Aslında önümüz bayram ya, birkaç zamandır öğretmeye çalışıyorlardı. Öğrenmiş ama ters... Önce alnına götürüyor sonra dudaklarına :) Olsun.. Çok tatlı. :) Benim elimi öptü... Ben de yanağını okşadım.

Biz yemek yerken o, sehpanın üzerien laptopu koymuş, pepee seyrediyordu. özellikle pepeenin yıkanma bölümünü istedi. Ardından da tavuklu bölümünü...

26 TEMMUZ 2013 CUMA

Sabah uyandığında ben hala uyuduğum için o da benim yanıma uzandı. Kımıldamadan ve uyumadan yanımda yatmış. Ben ne kadar uyuduğumu hatırlamıyorum ama saat 11 gibi gözümü açtım. Ayşeye nutellalı pide ve peynirli yumurta yedirdim gene çok az yedi. genellikle TV seyrediyor. Problemsiz ve sessiz bi gün... Ablasının telefonunun kullanma kılavuzunu buldu. benim diye işaret ediyor. (Parmağıyla göbeğini göstermek) Oyuncak bebek arabasıyla bebek gezdiriyor. sarı kiraz yiyor. İlk başta istemedi. Zorlayarak verdim, şimdi ardını istiyor. Öğleden sonra ayağıma koyup sallayarak uyuttum. Annesi gelince de dışarı çıktım. döndüğümde evde yoklardı. komşuya gitmişler. geldiler. daha kapının ağzında kürek şekline soktuğu eliyle yerden kum alma hareketi yaptı. Bugün olmaz, yarın gideriz dedim. Eminim yarın sabah ilk işi gene aynı hareketi yapmak olacak. İftar için dağ yolunda piknik yapma sözüm vardı dünden. hemen hazırlanıp, bi piknik alanına gittik. salıncaklar, kaydıraklar falan da vardı. Biz yemek yerken o hala kaydıraktaydı. Çağırdık, gelmedi. zaten ben mangalla ve sucukların hazırlanmasıyla meşgul olduğumdan küçük kızımla pek ilgilenemedim. Büyük kızım salıncakta kendi kucağında sallamış. salıncağın arkalığı olmadığı için ilk sallanmasının ardından korkmuş. En nihayet sıkıldı da yemeğe geldi ve dönerleri hapur hupur yedi. Yemeğin ardından mangala kuru çam yapraklarını doldurup alevlendirdim. Alevlerin nasıl yandığını eliyle taklit ediyor. Alevler yükseliyor ya o da elleriyle yükselme hareketi yapıyor. Mangaldaki korlara biz üfleyip harlandırırken o da aynını yapıyor ama tabi uzaktan. Karanlıkta alevler çok hoşuna gitti. Dönerken arabaya binmemizle teybi açmamız bir oluyor. her arabaya binişinde ilk işi bu oldu. Ablası mezarlıktan geçerken kapattı o gene hemen açtı. Öğlenleyin ablasıyla köstebekgiller mi aşk-ı memnu mu seyredilecek problemi yaşandı. Tabii köstebekgiller kazandı. Hatta, bizim ufaklık bebek arabasına bebeğini koyup salonu terkedecekken ablasına köstebekgiller oynamakta olan TV yi gösterip eliyle o meşhur "olmaz" hareketini yapmış. yani ben gidiyorum diye sakın kanal değiştirme... :) gece ceyda geldi. Onunla birlikte gitmek istedi ve gitti. Birkaç saat ev dışındaydı. Komşu gezmesinde... hem de yalnız.. son olarak, birkaç gündür çişini yaparken artık yardım almayı kısmen terketti. Donunu kendi indirip topluyor. Zorlanıyor henüz ama pek yakında hareketleri kıvraklık kazanır. Bugün bir ressamla tanıştım. resim konusundaki yeteneğinden bahsettim. Bu konuda doğru tutumun ne olduğunu konuştuk.

25 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE

Sabah saat 4 gibi seslere uyandığımda Ayşenin otuağında olduğunu gördüm. Annesi de başında... İshal olmuş.. Gene yattı. Sabah, bi ağlama sesi duyup yanına gittim. Uyanmış, hafiften ağlıyor. Yastığını ve battaniyesini kucaklayıp kucağıma geldi. Biberonuna süt dolduttup, TV yi de açtırıp salondaki koltuğa yattı. Süt bitine kadar yarım saat kadar yattı. Ardından peynirli yumurta yaptım. Biaz yedi. O sırada TV de Pepee diş fırçalamayla ilgili  bölümü vardı. Parmaklarını dişlerine sürtmeye başladı. İlk başta anlamadım. Sonradan anladım ki, diş fırçalamak. Banyoya gittik. Boy yükseltme leğenini yerleştirdi. Dişlerini fırçaladı. Ardından önce fırçayı yerine koydu. Sonra leğeni yerine yerleştirdi. Kapıyı da güzelce kapattıktan sonra çıktı. Düzen manyağı kızım. Dağınıklıkla hiç alakası yok. Benimle arasında dağınıklık, düzenlilik yönünden ters orantı var. Keloğlan bebeğiyle oynamak istedi uzun aradan sonra. Bayağıdır onunla oynamıyordu. Oyuncak bebek arabasına yerleştirdi ve onu gezdirdi. Legolar, arabalar ve minyatür hayvanlarla kendine bir oyun kurdu, oynuyor kendi kendine... Biraz daha oyuncak almalıyım kızıma. Bu yakında oyuncakçıya gidip hem 3 tekerlekli bisiklet hem de oyuncak almalıyım.
Öğlenleyin ayağıma yatıp uyudu. Bayağı uzun uyudu. uyanınca, hhggbhghggg vgtbgbgtgggtghbbgtgggg
(tahmin edin ne oluyor) Et yemeği ısıttım. ablası yedirdi. eminim hepsini bitirmiştir. Sadece etleri ayıklayıp tabağa koymuştum. Annesi geldi. Annesinin kırmızı ayakkabılarını sahiplenip giydi.






Aslında yazacak birçok şey oldu ama kafam dağıldı. ne yazacağımı bilemiyorum. Anlamsız kelimeler de olsa çok ve uzun süreli konuşmalar yaptı. Annesi işaret dilinden kasıtlı olarak anlamayınca kızıp ağladı. Yatağın altına düşen tokayı işaretle anlattı bana. Bir tutam saçını tutup parmağıyla kıskaç hareketi yapıyor. Yatağın altına girip saklandı. Bacaklarımla onu havaya kaldırdım. sonra da o beni... Cep telefonumu alıp arabasının bagajına koydu ama medya oynatıcı açık vaziyette.. Ses geliyor ama telefonun ekranında birşey yok. Bugün ablasının telefonunu da ele geçirdi. nasıl mutlu oldu anlatamam. Yüzünde güller açıyordu.
Kızım, biraz önce bana öpücük verip el sallayarak arabasına bindi ve gitti. :) Muhteşemdi yahu... Şimdi de banyoda.. Gündüzden söz vermiştik. Yemekten sonra girersin diye... Elleri buruşana kadar kalır gene... Uzun bi süre sonra yanına gittiğimde buruş buruş avucunu gösterip, şampuanı işaret etti  ve kafasına sürme hareketi yaptı. anlşamı aşikar... Yıkadım saçını çıkardım. Hiçbirimiz farkında değiliz, salona giderken ayna yerinden çıkmış, onu gösterdi de farkettik. Kuralanır kuralanmaz gardrobun içine girip saklandı. Oyun oynuyor bizle... Uzun bi süre dışarı çıkmadı. Kahkahalar sardı etrafı... Acayip neşeli...
Gece, ailecek okey oynamaya karar verdik. Ayşeyi kucağıma aldım. taşları ona çektirdim, ona attırdım. Dizerken ona da dizdirdim falan ama uzun süre zaptetmek mümkün olmadı. Taşları avucuna alıp orda tutmak istiyor. Sıranın gelmesini beklemek zor geliyor. Bir yerden sonra istediğni yapmasına izin vermedim. Küsüp ağlamaya başladı ve ablasının kucağına gitti. tabii orda da taşları kurcalamaya başlayınca zılgıtı yedi. gene benim kucağıma geldi. taşlarla yıkmadan dökmeden oynamasına göz yumdum ama sıkıldı. gitti yattı koltuğa tek başına... ve inanılmaz birşey ama uyudu. Ancak sadece 20 dakika kadar... Uykusunu almış ve cin gibi bakışlarla kalktı. Geceyarısı geçe top oynadık. Ayağımda yatırmayı teklif ettim. Önce olur manasında kafasını salladı. Sonra annesinin yanına gitti yattı. 


24 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA

Sabahın köründe 04.00 gibi ağlararak uyandı. annesi susturamıyor. Ben devreye girdim. benim kucağıma çıkınca susuyor.  Çişini yaptırdım. Yatağa yatırdım. gene ağlamaya başladı. Mecburen kucağıma aldım. Nasıl halsizim, bitkinim anlatamam. Ama yapacak birşey yok. Kucağımda sallaya sallaya uyuttum. Allahtan ayakta durmamı istemedi. Oturarak kucağımda durdu da takatim yetti. Eskiden bir de hem kucak hem ayakta dolaşmak isterdi. Oturunca hissederdi. Yatağa yatırdım uykuya dalınca... Sevgi üzerini battaniyeyle örtmeye taktı. Üzeri örtülünce uyanıp, buğuz ediyor. Sonra gene ben uyutmak için uğraşıyorum. 2-3 kere üzerini örttü ve tabii uyandırdı. En sonunda sinirlendim. Bastım küfrü. Ayşe iyice dalınca gene üzerini örttü. Neyse, bu sefer uyanmadı. Normal sabah uyanışı sıkıntısız oldu. Şokellalı pide yedi ama 3 bilemedin 4 lokma. Legolarla oynadı çok güzel. Onlarla şekiller yaptı. Kuleler oluşturdu. sonra bankaya gitmem gerekiyordu. Bebek arabasıyla Ayşe de benle geldi. Kayhanda oyuncakçının önünden geçerken oyuncak almadım diye mızırdandı. Bunu pek yapmaz halbuki. Fotoğrafçı Enverde eski videolar ve cihazlar çok ilgisi çekti. Yolda bi frından küçük pizza tarzı yiyecek istedi. Aldım. Elinde tutuyor, yemiyor. Karnı aç. Neden yemiyor. Pizzanın kenarlarını kopardım. Isırdı ama sonra pizzanın sadece üstünü yemeye başladı. Bunun için pizzayı yatay değil de dikey olarak ağzına yaklaştırıyor ve üstünü dişleriyle sıyırıyor. Tabii ağzı yüzü leş gibi oldu.

Ben, Adliyede Barodayken telefon çaldı. Baktım. Avrat. Açtım, Ayşe... Birşeyler söyleyip duruyor. Artık konuşacak sanırım. az kaldı. eskiden telefonda sessizce ve gülümseyerek dinlerdi karşı tarafı. Bu sefer ben dinledim Ayşeyi sessizce.. Sürekli o konuştu (!)
Öğleden sonra eve geldim. Hâlleri bir iyi bir kötü.. Ama genel olarak arıza çıkarıyor. Akşam üzeri çarşamba pazarına gittik. Kayısı ve kiraz yedi tezgahlardan. Bir de küçük sandalyeleri gösterip ıh ıh diyor ne anlama geliyorsa. Ayrıca pazarda birşeyle çok ilgilendi ve parmağıyla gösterip durdu ama ne olduğunu anlayamadık. O yüzden mızırdadı durdu. Dönüşte Elmasbahçelerdeki büüyk parka uğradık yolumuzun üstü olduğu için mecburen. Kovası yanında olmadığı için memnuniyetsizlik gösterdi ilk başta ama sonra kumla oynayan bir çocuğun yanına gidip onunla oynadı. Kürek ve kovayla doldur boşalt... Hoşuna gidiyor. Ama parktan ayrılırken çocuğun kovalarını vermek istemedi. sahiplendi. bizim değil, geri ver deyince de kıyamet koptu. Bu arada bölük pörçük yazdığım birşeyi buraya net bir şekilde aktarmamız şart oldu. Ayşeye göre, herşeyi ben yaptıracam. annesi onun için hiçbirşey yapmayacak. Salıncağa ben bindirecem. Annesi bindirirse binmeyecek. Arabadan ben indirecem. Yoksa bağırıyor. sadece benim kucağıma çıkacak. Başkası onu taşıyamaz. Çişini ben yaptıracam. Suyunu ben verecem, ben giydirecem. velhasılı kelam onunla ilgili herşeyi ben yapacam. Annesi asla yapmayacak. yapmaya kalkarsa ya o işten vazgeçecek ya da yapılması mecburiyse bağırıp engel olacak. Son 3-5 gündür takıntısı bu... Bir de bu sabah ilk defa birşey yaptı. Akşamda aynı hareketi devam ettirdi. Külodunu kendisi indirip, oturağa kendisi oturuyor. yani artık çişini kendi kendine desteksiz yapacak gibi görünüyor.Özellikle bu akşam, yemekte çok bariz görünen birşeyi de zikretmeden olmaz. Bu yaşında çorbayı tek bir damla dökmeden kaşıkla içebiliyor kendi kendine. üstelik yeni de değil, bunu uzun süredir yapıyor. El beceresi çok yüksek çok...
Yemekten sonra ablası banyoya girince o ad peşinden girdi. şimdide geçmiş karşıma parmağıyla saçının tepesini gösteriyor. Anlaşıldı. Suda oyun istiyor. hazırlayalım bari banyoyu...

Banyodan çıkınca bir müddet koltukta benimle beraber yattı. kalktığında elbisesinin askısını annesi giydirdi diye 1 saati aşkın yerlerde tepindi.

Sonra da uyudu. 





23 TEMMUZ 2013 SALI

Gece geç yattığından ve bowling toplarını kaldırmaktan çok yorrulduğu için öğlen saati uyandı. Gerçi sabah sabah 5 te uyanıp, kumda oynama hareketini yapmış ama...
Bu sefer uyanınca annesinin kucağına gitti doğrudan birkaç haftadır yaptığının aksine.. Hep bana gelirdi. Üstelik diğerlerini reddederek. Çişini de yapmak için beni göstermedi. Annesi başında durdu.Hayret! Ona da annesini karıştırtmazdı. Parmağıyla beni gösterip sen yaptır derdi. Buzdolabından yumurta aldı. Peynirli yumurta yaptık. Masaya koydum. tutturdu sehpada yiyecem diye.. ben de kabul etmedim. Kızdı, küstü masaya gelmedi. vıyaklamaya başladı. Ben de pes etmedim ve masaya gelmesini istedim. Gelmedi. Biz masadan kalktıktan sonra gitti, masadaki yumurta ve pideyi tepsisiyle beraber sehpaya taşıdı. Sehpanın üzerinde bile benim yedirmem için ısrar etti. Ben de ısrarla reddettim. Masada yiyelim dedim. O da ısrar etti. O zaman sehpada annen yedirsin dedim. gene viyaklamaya başladı ama o kadar aç ki, en sonunda sehpada annesinin yedirmesine razı oldu. Bu maç berabere bitti sayılır :)

İkindi vakti eve geldiğimde kapıda eliyle kum alma hareketiyle karşıladı beni. Akşam götürecem dedim ya... Çok bitkin olmama rağmen hazırlandık çıktık.. Elmasbahçelerdeki büyük parka gittik. Orada çok kum var diye.. Ama kaydırakları görünce önce onlara koştu. Sonra kumla oynamaya başladı.

Çeşmeden su doldurduk ve kuma döküp ıslattık. (pet şişe bulacam diye göbeğim çatladı) Kovayla kule yaptık. Salıncakta sallandı. Kaydırağın üst katlarına  çıkmak istedi ama yarı yolda geri dönüyor. Ben de biraz zorla yukarı çıkardım. Bu sefer de kaymıyor. ben de yukarı çıktım. Onu kapalı kaydıraktan istememesine rağmen kaydırdım. Bir daha kaydırağa yaklaşmadı. Uykusu geldiği için kumla oynamaktan erken gelebildik. Yolda gene kucak istedi. gelirken de istemişti. Geçen günkü, sadece merdivenlerde kucak sözünü hatırlattım. Yürüdü. Aksi takdirde eve döneriz de dedim. o da etkili olmuş olabilir. Ablası ayağında uyuttu. İftara doğru uyandı. Sokak kapısını aralık bırakmışım, kapatıp hatamızı suratımıza vurdu. Akşam yemeğinde kuşbaşı etten yapılmış bi yemek vardı. Sadece etlerini yedi. annesinin tabağındaki etleri de çaldı. Annesi Ayşe etlerin hepsini çalamadan bir tane yeyince kıyameti kopardı. Çatalı falan yere fırlattı. Zırladı durdu. Sonra Sevgi tabağına biraz daha et yemeği koydu. Bizimki ağlarken birden atılıp bir tane et çalıp tabağına atıverdi. Sevgide kahkahayı koyveriverdi. Bunu bloga mutlaka yaz dedi. Ağlamak bitti. Sonra da benim tabağımdaki etlere dadandı. Yemekten sonra abisiyle kovalamaca oynuyor. her zamanki gibi kahkahalar eşliğinde.
Daha sona ise, ruh hali tamamen terse döndü. bağırıp tepiniyor. sebebi bilmiyorum. zaten önemi de yok. deliler gibi bağırıp zıplıyor sinirden..

22 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ

Öğlen eve döndüğümde beni kapıda karşıladı. Su dolu biberonunu gösteriyor ve o meşhur parmaklarını birleştirerek ve elini dikerek avucunu gösterme hareketini yaptı. İtiraz etme hareketi yani. Olmaz, hayır deme hareketi. Olumsuzlama hareketi. Bu şu demek: Biberonun içinde su var ve su istemiyor. Biberonda başka ne olur? Süt.
Yani evde süt yok, süt al...
Hemen alıp geleyim dedim. Ben de gelecem diye atladı. Beraber gittik. Süt aldık. Bir de sürpriz yumurta aldı. Giderken birşey dikkatimi çekti. Sokaklarda karşıdan karşıya geçerken sağa sola bakıyor. Demek öğretmeyi becermişiz. Anayollarda da trafik ışıklarındaki yeşil yürüyen adamı ayırt ediyoruz ve dikkat ediyoruz. trafik eğitiminin büyük kısmı tamam demektir. Yalnız motor sesinden ürkme hali eskisi kadar yoğun olmasa da devam ediyor. Araba motoru sesi duyduğunda bi telaş, tedirginlik ve ani bi hareketlenme göze çarpıyor. Eskiden panik seviyesinde tepki verirken şimdi yumuşadı biraz. zamanla tamamen hale yola koyacaz inşallah. Dönüşte bi motosiklet geldi karşıdan. O vesileyle bunları yazdım. Marketten dönerken hemen kucak istedi. Ben de artık seni taşıyamıyorum. sadece merdivenlerde kucağıma alayım. yolda yürü. dedim. Bundan sonra kucak isteyeceksen seni dışarıya çıkaramam çok yoruluyorum seni taşırken, kucak istemek yok tamam mı? dedim. Kafasını aşağı yukarı sallayarak onaylama hareketi yaptı. Bakalım sözünü tutacak mı?
Akşam geç vakit eve geldim. Ağlayan zırlayan bi Ayşe karşıladı beni. Bütün gün böyleymiş. Yemekte de problemli idi. Kucağıma oturdu. Ne bana doğru dürüst yedirdi ne kendi yedi. Çok yorgun olduğum için yemekten sonra hemen yattım ama ayşenin huysuzluklarının sesi geliyor. baktım olcak gibi değil, dışarı gezmeye gidelim dedim. hemen hazırlanıp kapıya dikildi. Huysuzluğu da bitiverdi. Arabaya biner binmez huy edindi, hemen teybi açıyor. arka koltuktan uzanıyor ve teybin açma düğmesine basıyor. Bowling oynamaya karar verdik yolda. Bowlingte benim atışlarımın hepsini Ayşe attı. Aslında herkesin atışlarını Ayşe yapmak istedi ama zor zahmet sırayla atılacağını ve sırasını beklemesi gerektiğini anlatabildik. Topları kucaklayıp fırlatması görülmeye değer. hele bir seferinde bovling topunu yere koyup futbol topu gibi ayakla vurarak yuvarlaması harikaydı. saatler boyunca durmaksızın bowling oynadı (!) sadece biizm kulvara değil başkalarının kulvarlarına da top yuvarladı. Bir zaman sonra kulvarların yanındaki oluklardan yuvarlamaya başladı kasıtlı olarak. Bowling salonundaki görevli çocuklar masuscuktan kızıyorlar. Bizimki bozuluyor ama onlar sırtını döner dönmez hemen topları alıp atmaya başlıyor. Tüm gece Ayşenin ortalığa saçtığı topları topladı çocuklar. Bir de sadece turuncu topları seçiyor hafif oldukları için.
Futbol bilardo karışımı bir yer vardı. Oraya götürdük te rahat rahat bowling oynayabildik.  Topları eliyle ayağıyla vurup durdu. Atladı zıpladı. Çok eğlendi. Ama tertip hastalığı burada da belli etti kendini. deliklere kaçan topları mutlaka çıkarttırdı. her deliği tek tek kontrol etti.
Asmerkez kapatmak için bizi bekliyordu çıktığımızda. Sürekli benim kucağımda, ailenin diğer fertlerine acayip gıcık nedense. Ya kucağımda ya yanımda. Yanından uzaklaşamıyorum. hemen baba diye sesleniyor. eve geldik. evde de benim ayağımda sallanmak için ısrar etti. Şu anda saat 02 yi 10 geçiyor ve hâlâ ayağımda sallanıyor. iyice dalmasını bekliyorum. birkaç kere ayağımdan indirmeyi denedim, hemen gözünü açtı.    




21 TEMMUZ 2013 PAZAR

Bugün, gün çok erken başladı Ayşe için... Saat 05 sularında annesi salona getirdi. İshal olmuş, altına kaçırmış. Oturağa oturttu. Cır cır gidiyor. İşi bittikten ve altını temizledikten sonra annesinin yatağına yatırmak istedik. Yatmadı.  Yastığını alıp salona geliyor. ayağımda salladım, uyudu ama yatağa götürürken gözünü açtı. Tekrar salona geldik. Koltuğa yattı. uyudu. sabah 10 gibi tekrar uyandı. Biraz şokellalı ekmek yedi. hala ishal. ben bir ara balkona çıkmışken oturağa oturup gene kakasını yapmış. Aferin kızıma... O sırada gene laptopun başında Pepee seyrediyordu. altına kaçırmadan yerinden kalkmış. Oturağa gitmiş. Arabasına bindi biraz. Sonra tokaları koyduğumuz küçük makyaj malzemesi kavanozlarını aldı. Tokalarla oynuyor. Bir de TV de Pepeede çıkan "benim güçlü kocaman babam" şarkısına eşlik etti. Maalesef video çekmeyi beceremedim.
pepee biterken de bitiş müziğine eşlik etti. tam salamlı yumurta pişirmişken annesiyle ablası seslendi içerden. Kızgınlık sesi çıkararak tepki gösterdi. Ama sonra yanlarına gitti. Yatakta biraz oynaştılar. sonra salona geldik. gene huysuzluğu tuttu. vara yoğa kızıyor. tam şu anda kendini parçalarcasına bağırıyor banyoda..
Halbuki birazdan kumda oynamaya gidecez. belki de hala gitmedik diye sinirlenmiştir. zira kamyonunu sağa sola fırlatıyor. Belki de yıkanamadığı için veya uykusu geldiğinden de olabilir. Uykusu varmış. Saat 13. Uyutayım mı dedim. Kafasını salladı. Ayağımda sallıyorum. Biberonunu içindeki su az diye annesine doldurttu. su içe içe uyuyor her zamanki gibi.
Başka zaman az uyudu, hemen uyandı diye şikayetçi oluruz. Bu sefer de uyanmadı diye. Burgaza gidecez kumda oynamaya ama uyanmadı gitti. Bu yüxden annesi uyandırdı. hazırlanıp Burgaza gittik. Kumsala indik.
Yaklaşık 2 saat kumsalda oynadıktan sonra gitme zamanı geldi ama pek ayrılmak istemedi. Yine de ikna edebildik. Nadide yengeme iftara gittik. Orada herkesin sevgilisi oldu maymunluklar ederek. Kulaklara şivi şivi fısıldamalar, Pepeenin küsmesini taklit etmeler, neşe, kahkaha gırla gitti. özellikle Melihle çok iyi anlaştı. Bir ara Bebek benim kucağımdayken o da kucağıma çıktı. Bebeği bıraktım. Onu aldım. Hayır, bebeği de alacakmışım. İkisi beraber kucağımda duracaklarmış. Saat 10 gibi göbeğini açmaya başlayınca gitme vaktinin geldiğini anladık. maalesef arabada uyudu ve eve çıkarken uyandı. Herkes yatmaya hazırlanırken aldı eline kalemleri, yazı yazmaya, resim çizmeye başladı. Bir de gösterip seviniyor ve takdir etmemizi istiyor. İyi de çok uykum var. Uyumalıyım. Allahtan ablası sahura kadar ders çalışmayı planlıyor. Onunla sahura kadar ayakta kalmış. Yatmamış. Arabada 10 dakika uyudu ya uykusunu almış eşşek :)


20 TEMMUZ 2013 CUMARTESİ


sabah ağlayarak uyandı. aslında pek uyanmak denmez. Süt istiyor. uyumaya devam edecek. Ancak evdeki süt ekşimiş, annesi de su verince kıyamey kopmuş. ben hemen ayran hazırlayıp biberona doldurdum verdim. Yattı. içmeye başladı. Annesinin koynuna iyice girdi. 1-1,5 saat kadar öylece durdu. Ardından elinde yastık ve battaniyesi yanıma geldi. Hemen çişimizi yapalım diyerek salona götürdüm. Oturağına oturmuşken, elini kürek şekline sokup kumda oynama isteğini anlattı ama o sırada bir bakışı var, adeta yalvarır gibi veya umut dolu.. Sanki dün yapamadık bugün yapalım der gibi. İstiyorum ama acaba olacak mı, keşke olsa bakışı.. Tarif etmekte zorlanıyorum. Parka mı götürsem yoksa bu akşam gene Burgaza gidip orda mı kalsak. yarın oynasa. bilemedim şimdi. Yeni aldığımız arabasına bindi.Onunla gezerken ben ona sucuklu yumurta hazırladım. Hepsini olmasa da biraz yedi. İştahsız genel olarak.
yumurtayı oynarken yedi. Ben onun olduğu yere götürüp verdim. ağzındaki bitince ağzını kocaman açıp bekliyor. ben de götürüp veriyorum.



Karnını doyurduktan sonra masanın üzerini eliyle göstermeye başladı. yani laptopu buraya koy. Pepee seyredecem demek bu. Birkaç gündür bunu yapıyoruz. alışmış. Aynı yeri gösteriyor. Şu anda Pepee seyrediyor. Hâlâ, pepeenin zuluya çarptığı sahneyi eliyle kapatıyor, bana da kapattırıyor, seyretmiyor. İlk seyrettiğinden beri bu huyu  değişmedi. Pepee seyrederken el baş parmağının tırnağını ağzına sokmaya başladı. ilk defa yapıyor. Tırnak mı yemeye başladı nedir. Engel olmaya çaılışıyorum çaktırmadan. tınlamıyor. Hatta kızdı bana yaptırmıyorum diye. bir ara dolabın üzerindeki barbi resmini gösterdi. Sonra da elimden tutup elbiselerinin olduğu dolaba götürüp orada birşeyler aramaya başladı. Barbili elbisesini arıyor göstermek için akıllı bıdık. (Barbili şapkası varmış. sonradan öğrendim)
Ben evden çıkarken annesinin yanına yattı. Uyumuş. Geldiğimde hala uyuyordu. Biraz sonra uyandı. Arabasına falan bindi ama acayip sinirli ve ağlıyor. sebebini de bilmiyoruz. Bir ara karşıma geçti ağlayıp bağırıyor. Ne dediysem işe yaramadı. Çişin mi var kızım dedim. Kafasını sallayıp oturağına oturdu ve sustu ama ardından gene başladı. Arabasına binip uzaklaştı. biraz sonra üzerime doğru koridor tarafından boş bi biberon uçarak geldi. Bizimki biberonıu bana doğru fırlatmış asık bi suratla... Karnı aç olabilir annesi binbir dil dökerek yemek yedirmeye çalışıyor. Şaypanın broşüründeki resimleri göstererek sakinleşti. en son şokella resmini görünce dolaptan sarelle kavanozunu alıp benim yanıma geldi. Ben, annen yedirsin kızım işim var deyince mızırdamaya başladı. baktık olacak gibi değil, ben kalkıp yedirmeye başladım. arada bir kaç tane de etli bamya yedirdim. Bu arada ayağında külot yok uyandığından beri. Giydireyim kızım ayıp deyince annesini gösterdi o giydirsin manasında.annesinin yanına gitti kendisi de. Külodu annesine verdik. O ise annesinin yanından ayrılıp benim yanıma geldi. Sonra da odanın girişine kadar kaçtı. Bir yandan da sırıtıyor. sonra birden bire ne olduysa annesine külodu giydirmesini işaret etti. Giydi. Duck TV seyrediyor annesinin dizine yatıp.

Şu anda bana yazı yazdırmıyor. Ellerimi tutup çekerek ennkhıhnjhjnıkhmnmkkonöjınknnjjjhkknkkhmkkjnmkkkkkhkhkkhhlhkkh
bana engel oluyor. şu son cümleyi yazmam 15 dakikamı aldı. yazıyor. Backspace tuşunu da keşfvmmnn mm  ö                      mmn m mccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccccnbnbbnn nnnmb mmb mm m nj nnxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzqqqqqqqqqqqqqqqqjnjmbnn  n n

ne diyordum, keşfetmiş, yazıyor sonra siliyor. 1,5 saatlik engelleme ve aradan sonra tekrar yazabiliyorum. arada laptopun başına kurulup Pepee ve sair filmleri seyretti youtube tan. bilgisayardan önce kızgınlığı henüz yeni geçmişken beni itleyerek buzdolabının önündeki duvara dayadı. Kızgın bi sesle orada ayakta kalmamı buyurdu. ben kımıldayınca gelip tekrar duvara yasladı. Ardından arabasına binip beni ezdi. defalarca. Bu çok hoşuna gitti. Neşesi yerine geldi. siniri geçti. Şeftali soydum yedi. kayısı verdim. Bir cinsi tatlı diğer cinsi yavanmış. Tatlı cinsini yedi bitirdi. Sonra beni çağırıp ısırıp geri çıkardığı yavan kayısıyı göstererek kayısı istedi. Tabii ki tatlısından...
Sürekli olarak eliyle kürek hareketi yapıyor. yatcaz kalkcaz yarın kumsala gitecez dedik. İkna oldu. bekliyor yarını. Ama çok istiyor. Gitmesek olmaz.Söz de verdik zaten... Kah TV seyrederek, kah oyun oynayarak akşam yemeğini ettik. Masaya oturdu. Pilav yedi. Arada sırtı dönük olmasına rağmen kanal değiştirilmesine izin vermiyor. Çocuk kanalı açık kalacakmış. Bu arada annesinin bugün ona aldığı elbiseyi ablasına getirip gösterdi. gece Merinos parka konsere gidelim diye konuşuyorduk aramızda. gidip dolabından kendine elbise seçti hemen. park deyince ilk tepkisi eliyle kürek hareketi yapmak.. canım benim.. ne kadar çok istiyor.
artık arabasıyla gezerken burn burn diye otomobil sesi de çıkarmaya da başladı. bir de çişi gelince annesine müdahale ettirmiyor. hemen beni gösteriyor. Annesi bu durumu "sopalık" diye yorumluyor haklı olarak.
Arabayı iyi ki almışım. uyduruk muyduruk ama çok işe yarıyor. sürekli onun tepesinde. bagajına da oyuncaklarını dolduruyor.

Akşamüzerindeki sinir ve kızgınlık, gece aynı derecede neşe ve mutluluğa bıraktı yerini. sevinç çığlıkları, kahkahalar gırla gidiyor. Abisiyle azdı da azdı. Acayip neşeli. gece Mustafa Ceceli konserine gidecektik. Evden çıkarken de neşe dolu sesler çıkarıyor. keza arabada da... ancak konser alanında pek birşey anlamadığı için canı sıkıldı. Zaten saat te çok geçti. Uykusu gelmişti. Kucağımda yattı. Uyumaya çalıştı ama uyuyamadı. Dönerken arabada uyudu. Ama bu geceki neşesi harikaydı.

19 TEMMUZ 2013 CUMA

Sabah uyanınca doğrudan TV nin karşısında yatıp yarım saat daha kadar öylece durdu. Ardından sucuklu yumurta yaptım. Ben yumurtayı hazırlarken birşeye canı sıkıldı ve söylenmeye başladı. Tabii konuşamadığından ne istediğini anlamadım. Ardından Laptopu gösterdi. Pepee Hoptek oynuyor bölümünü açtım. O arada ben de hoptek oynamaya çaılıştım. bana bir bakışı var kaşları çatık ve yadırgayan. Sanki "baba sen kim oynamak kim der" gibi. TV de pepee markalı çikolatalı süt ve meyveli yoğurt reklamı çıktığında onları gösterip duruyor. halbuki daha geçen gün çikolatalı sütü içmedi, döktürdü. Meyveli yoğurtları da ablasıyla abisi yedi. Hiç sevmiyor ki bunları..
uzun bi süre laptopta pepee vs seyretti. ardından elektrik parası ödemeye beraber gittik. Bim'e girdi. Oradaki uyduruk bi arabayı almak için buğuz etti. bunu hayatında ilk defa yapıyor. (Tabi ayşe ölçülerinde, yoksa başka çocuklarla kıyaslandığında sesi bile çıkmadı denebilir) Şimdiye kadar bizim olmazlarımızı büyük bi olgunlukla karşılardı. Bu kadarcık naz ve kapris kızımın da hakkı deyip arabayı aldım. Ama o kadar uyduruk ki daha eve girmeden tekerleği çıktı. Tamir ettim. Arabanın bagajına eşyalar yerleştirip çok az oynadı ama uykusu var belli.

 Ayağımda sallıyorum. Uyudu uyandı. Benim çok uykum olduğu için ben yattım. Ablasıyla beraber. Bir ara benim olduğum odaya doğru koşa koşa geldi. Ben yarı uyur vaziyette ayak seslerini duyuyorum. Uzaktan benim uyuduğumu görünce birden ayak sesleri kesildi. ama bana yaklaşıyor hissediyorum. gene ayak uçlarına basarak sessizce geldi ve ben rahatsız olmayayım diye odanın kapısını kapattı. Tatlı kızım benim. Sonra ben işlerim için dışarı çıktım. Döndüğümde beni görür görmez parmağıyla saçının tepesini gösterdi. Sabah ta göstermişti. Akşam yıkanırsın demiştim. Akşam olduğuna göre şimdi sırası.
Söz verdik bi kere. Ablası soydu. Saçını da yıkatacaksın ama deyince olmaz anlamında kafasını sallıyor ama kuvete girince elini ıslatıp saçına sürmeye başladı. Yıkanırken annesi geldi. Saçını o yıkadı. tabi bizimki de ağladı. Çıkınca yanıma geldi. kurulayıp giydirdim. Uyduruk arabasına binip bana çarpıyor ve gülüyor. Sıkıldı ve annesinin yanına yatmaya gitti.
İftara Burgaza gittik. Evden çıkmadan saçlarını toplatmamak için kıyamet kopardı. Toplatmadı da annesine. Arabanın anhtarını vereyim saçını toplat diye rüşvet teklif ettim. saçını da annen değil ben toplayayım dedim. Kabul etti. Ben saç toplamaktan ne anlarım. Sanki ben topluyormuşum gibi ellerim saçlarında birşeyler yaptım arda annesi saçlarını topladı. Yolda denizi gösterip duruyor. dedesiyle ve babannesiyle arası iyi. Yemeğini gayet güzel kendi başına yedi. Hatta sofra kurulurken iş yapmaya falan kalkıştı. Tencereyi alıp yerine koymaya çalışınca annesi engel oldu. Bozuldu. Surat astı. gecenin en ilginç hareketi; elini kürek şekline sokup yerden kum alma hareketiydi ki deniz kıyısında kumla oynamak istediğini anlatıyordu. Ancak hava kararmış olduğu için mümkün olamadı. zaten deniz de çok dalgalıydı. Bir daha ki sefer Cumartesi gelip gece kalarak Pazar günü istediğini yaparız. Birkaç günden beri kumda oynamak istediğini belli ediyor zaten. Evin altındaki CD ci plastik çocuk kovası ve küreği satmaya başladığından beri. Her evden çıktığında onları görüyor. Evdeki oyuncaklarını arabanın bagajına koymaya karar verdik. Dönerken yolda otomobilde uyudu.

18 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE

Sabah 8 gibi uykusunda kahkaha atıyordu. Rüya görüyor demek. Salondaki koltukta yatıyor.10 gibi uyandı. dünden kalan pizzadan yedi kahvaltıda. TV yi açtım. uzun bir süre çizgifilmleri seyretti. Koltuğun yastığı çıkıktı. Onu ıhlaya pıhlaya taşıdı. Koltuğa dayadı. Onun üzerinden aşağıya kaydı. Buzdolabının kapağını açtı. Ne istediğini tam bilmiyor veya istediğini göremediği için gösteremiyor. Ses te olmayınca çaresiz tabi. Şeftali yemeye karar verdi. Ayrıca çikolata aldı. Onları afiyetle yedi. oyuncaklarını torbaya koyup gezdi eskiden pek sık yaptığı gibi. Öğleden sonra abisi geldi yemeğe. Onun kızarttığı sucuklardan istedi. Oturttuk yedi. Tam o sırada annesi de geldi. Birlikte ablasını ve özlemi uyandırmaya gittiler. Gene odaya yürürken ayaklarının ucuna basarak yürümüş. şişt yapıyor. Onlarla beraber yattı.

Akşam bir sürü şey yaptı ama hiçbiri aklımda kalmamış. Ama bunu unutmak olmaz. Bunu çizdikten sonra büyük bir marifet olarak herkese gösterdi.

17 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA

Sabahın köründe uyandı uzun zamandır ilk defa. Eskiden hep erken kalkardı. Sabah 07 de gözlerini açardı. Tam şu anda "baba, badi bat" dedi. Ne anlama geldiği muamma. sen de mi yazı yazıyorsun kızım dediğimde bir gülüşü var insanın ömrüne ömür katar. Pek kahvaltı etti, sayılmaz. Dünden kalan çilekli sütü biberonuna koydum. onu içti. sadece 1-2 lokma nutellalı ekmek yedi. Yatarak TV seyrediyordu. Şimdi gene kulaklığı takıp laptopta Pepee seyredecek.

 Birazdan uykusu geldi. Uyutayım mı seni deyince kafasını sallayarak onayladı ve hemen uyudu. saat 10. Öğlen gibi uyandı. Hiçbirşey yemiyor. sabah ta kahvaltı etmiş sayılmaz zaten. aç mısın dediğimde kafasını sağa sola sallıyor. Bu çocuğun sıcaklarla beraber iştahı gitti. Biberona süt doldurttu. Onu içti. Biberondaki çikolatalı sütü de döktürdü. sevmedi anlaşılan. Zaten meyveli sütleri genel olarak pek sevmiyor. Biraz Pepee ve Pocoyo seyrettikten sonra, abisinin okuluna kayıt formu vermeye beraber gittik. Bebek arabasına kuruldu. Yolda markete girdik. Karpuzlu Max Dondurma  almaya söz vermiştim ama yok. Yerine kasede dondurma aldım kaşıkla yesin diye... Sert olduğu için beceremedi. Yol boyunca ben verdim. Sonlara doğru dondurma yumuşamaya başlayınca benim vermeye niyetlenmeme kızdı. Sesler çıkararak posta koydu ve kendisi yedi. Okul müdür yardımcısının odasında hala dondurmasını yiyordu. Yiyip bitirdikten sonra sehpanın üzerindeki kolonyayı alıp eline döktü. dönüşte millipazara girdik. Şeftalileri kızım seçti tezgahtan. Bir de kendine çitos aldı. Yolda parkı gördü ve orada mola verdik. Kaydırakta, büyüğünden benim yardımımla tırmanıyor, sonra merdivenlerden inip küçüğünden kayıyor. Tuhaf çocuk. Salaıncakta sallandı. Tahtıravalliye bindi.

Eve dönerken, her zaman olduğu gibi elektrik motoru tamircisinin önünden geçerken, çeşitli sesler çıkararak ve parmağıyla işaret ederek orayı gösterdi. Matkap tamiri için o dükkana girdiğimizden beri bunu yapıyor. Unutmuyor. Eve ablasına bıraktım. Çıkarken çitosları yemeye başlamıştı.
geldiğimde evde misafirimiz vardı. Büyük kızımın arkadaşı özlem. Küçük kızım da onların yanında durmayı tercih etti daha çok. peşlerinden ayrılmadı. Onlarla fotoğraf çektirmiş bi sürü. yanlarına gizlice gidip onları korkutmuş aklısıra. Hele bir parmak uçlarına basıp usulca yürüyüşünü göreceksiniz bayılırsınız. Önceden de parmağını dudaklarına götürüp şişt işareti yapıyor gülerek. sonra da parmak uçlarına basıp usul usul yürüyor.
Bu arada abisi hizmetçi gibi kullanıyor bizimkini. geçen gece de yapmıştı. Bu gece de abisi nutella  getir deyince koşup getiriyor. telefonu vercem diye mi ikna ediyor Ayşeyi bilmem. malum, abisinin telefonuna karşı zaafı var. gecenin ilerleyen saatlerinde ben yerde yatarken ayağıyla bana karşı tekmeyle üzerime basma karışımı bi hareket yapmaya başladı. Gülerek yapıyor . Oyun olsun diye yapıyor ama bayağı bi can yakıyor. Neyse vazgeçti bi zaman sonra. Jengaları çıkarıp ardarda dizerek ardışık devirme yaptı. Çok güzel beceriyor bunu.

16 TEMMUZ 2013 SALI

gggfffeffedjjjgjghggvbvhvbvvv vhbbbfgfdfdfgbdteddvedcg ffdvtddtdgdddvffvfvdfdfdfdfdvgfvfvbbv

Yukarıdaki yazıyı kızım yazdı. Kucağımda, rahat vermiyor. Sabah o, uyanmadan çıktım. Öğlen geldiğimde gayet neşeli ve güleryüzlüydü. evin içinde çeşitli şaklabanlıklar ediyor. Mutfaktaki havluyu başına örtüyor

vegbb dc   x         fbjbn nnnnvngvnbvnbnvvcnnnnnn    n     ncx  n   vnn n vgnnbn vnbbb          bbbn    bvbhh

Ben yazı yazarken o da yazmak istiyor. sonuç ortada. Neyse, başına havlu örtüp kahkaha atıyor. Legolarla kuleler yapıyor. onları taşıyor. Sucuklu yumurta yaptım. Onu yedi. biraz da karpuz yedi. TV açtım ama pek seyrettiği söylenemez. aslında uykusu gelmiş olması lazım. sallamayı denesem uyur sanırım. Ablan uyutsun mu seni dedim. kafasını sağa sola sallayarak hayır dedi. ben uyutayım mı dedim. bu sefer kafasını aşağı yukarı sallayarak evet dedi.
Akşam, annesinin gelmesiyle uyandı. İstenenleri almak için kızımla dışarı çıktık. dftffdddfssddscxxxcxcczvxcxcxc
Otomobilden bebek arabasını alırken, ayağı kayıp düştü. Ağlayacak gibi oldu. Birşey olmadı kızım. kalk deyince sakinleşti. Tam o sırada bi otomobilin motor sesi geliyordu. aşırı panikledi.Uzunca bi süreden beri motor sesinden ürküyor. Bu korku nerden peydah oldu anlamadık. Büyük bi telaşla bebek arabasına bindi. Okçular çarşısında ayakkabıları, elbiseleri, oyuncakları gösterip durdu. Tabi hep çocuklara ait olanlarını. Bankamatikte her zamanki gibi kartı o soktu. Tuşlara o bastı. Ardından markette kendine birşeyler aldı.Eve döndük. Kucağımda yazı yazıyor yukarıda görüldüğü gibi.
Balkona çıktı. Kuşun yokluğunu farketti. Bana seslenerek ve parmağıyla göstererek anlatmaya çalışıyor. Tabi anladım kuşu kastettiğini. İyi ki biraz önce kuşun ölüsünü ortadan kaldırdım. Görmediği iyi oldu. Kuş yok artık kızım dedim. Evin içinde oyalanıp duruyor. Dolaptan şokella kavanozunu aldı eline. Bana getirdi. Acıkmış. Yemeğe oturduk. Bamya ve barbunya yedi. Barbunya yiyişine çok şaşırdık. Bitti koyduk.Gene bitti gene koyduk. Çalakaşık yedi. yemekten sonra, ev içinde oyalandı. Bir ara ben masada laptopun başında otururken kucağıma geldi. (Laptopun kablosunun altından veya üstünden aşması çok  hoş) Ben de ona youtube tan Pepee açtım. Laptopa da kulaklık taktım. Kulaklıkla dinledi. Bu arada ben işime devam ettim. Sonra resim çizdi gene.. Bir ara arka odaya abisinin yanına gitti. bayağı bir süre orada kaldı. Sonra ağlamaya başladı. absinin telefonunu almak istemi galiba. Abisi vermeyince de ağlamış. Abisinin dokunmatik telefonunu çok seviyor. Bayağı geç bir saatte uyudu.

15 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ

Bugün, tüm gün Ayşeyi göremedim. neler yaptığımı da bilmiyorum. Büyük kızımdan Blog'u yazmasını istedim. kabul etmedi. Özel birşey yapmadığını söyledi. Öğlen eve geldiğimde uyuyordu.ben de yatıp yuduğum için öğleden sonrasını da görmedim. Akşam saat 19 30 gibi bu sefer pıtı pıtı değil, koşan ayak sesleri bana yaklaştı ve yatakta yatan beni bir el sarsarak uyandırdı. ve aynı hızla koşarak uzaklaştı. Kalkıp salona gittiğimde, TV deki çizgifilmi bana gösteriyordu. Neydi adı, canım kardeşim mi ne, öyle birşey... Beraber pide almaya gittik. Yol boyunca kucakta gitti. Bu bana çok rahatsızlık veriyor. Karşıdan karşıya geçerken kırmızı duran adamı ve yeşil yürüyen adamı dikkate alıyoruz. Artıık bunların manasını anladı sanırım.  Fırında pideyi alıp dışarı çıkınca arkamdan ağlayarak dışarı çıktı. Birşeye kızmış veya bozulmuş ama konuşmayınca anlamak mümkün olmuyor. Eve geldik. Elinde süt dolu biberonu koltuğa yattı ve uyudu. Saat daha 20.15. Uyanırsa gece çok uzun geçecek demektir bizim için. Fazla uyumadı, uyandı. yemekten sonra banyoya girdi. Küvette oynadı  bir süre. Çıkarken, saçı yıkanınca, ağladı. Geldi benim kucağımda oturdu bornozuyla. Annesine küs çünkü saçını yıkadı. daha doğrusu başından aşağı su döktü. Bayağı bir süre kucağımda oturdu. Ardından giyindi. Biberondaki suyu döktürdü. süt doldurttu. Kucağımda uyudu.

14 TEMMUZ 2013 PAZAR

Sabah gene pıtı pıtı ayak sesleri.. Bir baktım, elinde yastık ve battaniyesi yanıma geliyor. sanki beni salla der gibi ama yatmadı. salona gidip, sucuklu yumurta yaptık. tabiki tuzunu o döktü. Ama sadece sucuklarından yemek istedi dün sabahki gibi. Hatta dün sabahkinden farklı olarak sucuk yemek konusunda ısrarcı oldu. Ben de yumurta sarısı konusunda ısrarcı olunca biraz ondan biraz bundan yedi. TV yi açtım. Balkona çıkıp kuşa baktık biraz. balkondaki (henüz yeşil) domatesleri gösterdi. Onları yeme hakkında biraz sohbet ettik. elektrik kesildi. elimden tutup sigortanın yanına götürüp sigortayı gösterdi. Akıllı velet. Anlattım sorunun orada olmadığını. Kafasını salladı. sonra elektrik geldi.Keloğlan, Pepee seyretti. O arada ben kanepede uyuyakalmışım. Uyandığımda ortalıkta yoktu. aradım bulamadım. Korktum. Meeğr annesinin yanına battaniyenin altına girmiş uyumuş.İkindi vakti berenle kaplıcaya gidecektik. Ayşe de gelmek istedi. Tabi gelemeyince ardımızdan ağladı. Dönüşte onu gezdirmeye söz verdim. Akşam geldik. Bizi kapıda karşıladı. Berili çalıştığı yerden almaya gittik. Araba yine çalışmakta biraz nazlanınca hemen dün kullandığım anahtarı bulup bana verdi. (öbür anahtar sürekli çevirmede elimi acıttığı için diğerini kullanmıştım) Akıllı bıdık. Çok akıllı çok... Arka koltuktaki kolçağa oturdu. Ablasının çalıştığı markette, alışveriş etti. Mısır cipsi, meyve suyu, çikolata vs. Arabalı sepetler vardı markette. Onlara binmek istedi. Arabalı sepet bulduk. Ona bindi.
Eve döndük. İftarda biraz köfte yedi. Bu gece ağzımı açık bırakan birşey yaptı. Koşarak yanıma geldi ve çizdiği resmi gösterdi. Aferin kızım dedim. Aynı resmi bi daha çizdi. Sonra bi daha çizdi. Kesinlikle çizim yeteneği üst düzey. Bu durumun uzun zamandır farkındaydım ama artık çok belirginleşti. İşte resim, ahtapot herhalde:
Aşikar şekilde, göz ve ağız çiziyor.Üstelik te kalemi bıçak tutar gibi tutmasına rağmen çiziyor bunları. Kalemi doğru tutamadığı için değil, özellikle öyle tutuyor. Şu anda annesinin kucağına başını koymuş ağzında biberon uyuma modunda. saat 23.45 

13 TEMMUZ 2013 CUMARTESİ

Sabah 9.30 da pıtı pıtı ayak seslerini duydum. Zaten hemen hemen her zaman bu sesi duyuyorum. Çok ta hoşuma gidiyor. Elinde biberonu yanıma geldi. Biberonunu gösteriyor. İçinde su var.. Su ısınmış, yeni su istiyor sandım. gel kızım salona gidelim dedim. Giderken, banyo kapısı aralıktı. durup onu kapattı düzen tertip delisi:) suyu döktüm. bir baktım ki, sütü işaret ediyor. Süt doldurdum biberonuna. aldı ve doğru yatağa geri döndü. Kızım çişin yok mu dediğimde de kafasını iki yana sallıyor hayır anlamında. gene yattı.  Sütü bitirince kalktı yanıma geldi. Kahvaltıda sucuklu yumurta istedi. Buzdolabının kapısını açtı ve sucuğa uzanıp aldı. Öbür eliyle de yumurtaları gösteriyor. İstediğini hazırladık. Son zamanlarda hep yaptığı gibi tuzu kendisi döktü yine.. Yerken de hep sucuklu kısımlarını yedi. Kuşu serbest bırakmak istedim. istemedi. şiddetli tepki verdi. Elime alıp sevmesi için yaklaştırdım. Korktu. hem çok seviyor hem korkuyor hayvanlardan. neden acaba? Ortalıkta geziniyor. TV de Pepee seyrediyor. elinde biberonuyla geldi. Hıhı diyor. Birşey istiyor. Su mu Süt mü diye hızlıca soruyorum. Yavaş sormadığım için istediği söylendiğinde kafa sallayamıyor.  Bozuldu. Parmağıyla çeşmeyi gösteriyor. ne istediği anlaşıldı. Su desene diyorum suratını asıyor. sabah ta su veya süt dedittirmek için uğraştığımda, sırıtarak şımarmış ve en sonunda bana sırtını dönmüştü. Su demesi için dudaklarımı ileriye doğru büzüp ssssssuuuuu sesi çıkarıyorum o da yapsın diye.. O ise inadına dudaklarını içeri doğru büzüyor yapmamak için. Bu konuşma mevzusu artık bi inada döndü anlaşılan. Artık ısrar etmeyi bırakacam. Böyle bi mesele yokmuş gibi davranacam, bakalım ne olacak.

Suyu alıp annesinin yanına, yatağa gitti. Biraz sonra beni de çağırdılar. Yatakta şımarmış, mutlu bi Ayşe vardı. ben de yattım. Yatakta neşeli, mutlu, kahkahalar atıp duruyor. Biberondaki suyla beni ıslatmaya başladı. Bir yandan da gülüyor. Biberonu ağzıma sokmaya çalışıyor. Bu sefer aldım ve emmeye başladım. Benim oldu bu dedim. Gülerek elimden aldı. Vermemek için direnir gibi yaptım uğraşıp elimden aldı. Sonra parfüm şişesini yatağa fırlattı. Annesi, hafiften kızınca, bozuldu. Bize tavır koydu. Posta koyuyor ikimize de. Yatağa yatmış, hıh, hıh diye surat asıyor. annesi gıdıklayınca makaraları koyverdi. Bu duruma bozuldu. Gitti, halının üzerine yattı. Sonra tekrar geldi. Bu sefer de biberonla annesini ıslatmaya başladı. Neyse bozulma durumu geçmiş, gene kahkahalar atıyor. Biberonu sallarken yatağın altına düşürdü. Annesi kayboldu biberon deyince gene bozuldu. Biberonu aldım. su doldurayım mı diye sordum. Birden yerinden fırladı ve mutfağa doğru koşmaya başladı. Anlaşıldı ne istediği. Süt. su isteseydi kafasını sallardı soruya. Nitekim dolabın kapağını açtı ve sütü gösteriyor. Aldı ve annesinin yanına yattı. galiba uykusu geldi.Uyuyamadan babannesi geldi. Belli etmese de geldiğine sevindi. Ama hemen ayrıldı diye canı sıkıldı. Suratı asıldı. Hemen ardından dedesi geldi. gülümseyerek karşıladı. ddesi de fazla kalmadı gitti. ama bizimkinin de uykusu kaçtı. Yatağın içinde yorganın altına saklandı. Onun bulamadığımızdan, kaybolduğundan, gittiğinden bahsetmemizden çok hoşlanıyor. Üzerinde tatilde adığım kamyonunu gezdirdim. Bir süre örtünün altında kaldı. sonra kamyonuyla oynadı. Yomuşu kamyonuna oturtup gezdirdi. Bu arada durmadan uyumasını söylüyoruz reddediyor. En son, Yomuşu ayağıma koyup sallamaya başladım. Biraz sonra geldi ayağıma yattı. sallıyorum bakalım uyuyacak mı? Uyudu.. hem de bayağı uyudu. Akşama iftar çadırına gidecektik. Araba neredeyse yarım saat çalışmadı. Bu arada, Ayşe de ara koltukta(!) bana şirinlikler yapıyor, kulağıma "fışı fışı" diye fısıldıyor, kulağımı katlıyordu son zamanlarda yaptığı gibi. İftar çadırında aşırı kuyruk vardı. Girilecek gibi değildi. Ailenin diğer üyeleri alışverişe gittiler ben Ayşeyle beraber Fomara meydanında kaldım. Kedilerin peşine düştü.(Fazla yaklaşmıyor ama) Bebekleri ve bebek arabalarını gösteriyor. İftar çadırının hemen yan tarafında yeryüzü iftarları vardı. Oradan bi dilim pizza aldım Ayşe için. sadece etli kısımlarını yedi haspam:) Oradan ayrıldıktan sonra kayhan'a pideli köfte yemeye gittik. yarım porsiyon pideli köftenin birazını yedi. Aç ve iştahlı olsa tamamını bitirirdi. Ulucaminin yanındaki meydana gittik. Orada ona bir tane sapanla havaya fırlatılan ve yavaşça dönerek yere inen ışıklı zımbırtılardan aldım. tabi sapanla atmayı beceremiyor.(Hoş, bizim de atmayı becerebildiğimiz söylenemez.Sürekli elimize çarptırdık) eliyle havaya atıyor. Bu sırada bir de çığlık atıyor. Neşesi yerinde. Zımbırtıyı her havaya attığımızda düştüğü yerden gidip Ayşe alıyor. Merdivenlerden in çık mesafeyi koş gel. Bayağı yoruldu herhalde. Hatta bir defasında yerdeki zımbırtıyı başka bi çocuk almaya yeltenip dokundu diye bozuldu. Dönerken, bebek arabasını yatar konuma getirmemizi işaret etti ve hemen yattı. Uyudu.

Bu arada; bugün duyduğum birşeyi de paylaşayım. geçenlerde ablasının yanına koşup "tis" demiş. Anlamı malum. Diğerleri de şu bloga yazsalar ne olur sanki...

12 TEMMUZ 2013 CUMA

Bugün, gün erken başladı sayılır. Gece sabahladım. Ayşe de geceleri uyanıp ağladığı için genellikle benim ayağımda sallanarak uyudu. Gece birkaç kere uyandı. Her seferinde ayağımda salladım. Sabah çok erken, saat 05 gibi uyandı ve çişi olduğunu gösterdi. Ardından tekrar yattı. 10.30 gibi tekrar uyandı. Uyanır uyanmaz parmağıyla dışarıyı gösterdi. balkona çıkardım. Gene dışarıyı göstermeye devam ediyor. Anlaşılan evde durmaktan sıkıldı. Peynirli Yumurta yaptım. Çok az yedi. iyice iştahı kesildi. Kuşun kafesinin kapısını açtım. Kuş biraz uçtu. Bizimkinin bacağına konunca çok korktu. parmağıyla benim omuzumu gösteriyor oraya konsun diye.Neyse sonunda kuşu tekrar kafese kapattık. Parmağıyla saçının tepesine dokunuyor. Yıkanmak istiyor gene. İzin veremem zira dünden beri hafif hafif öksürüyor ve sesi çatallanıyor. Önce dışarı çıkalım sonra banyoya gireriz dedim. Başını sallayarak onay verdi. bebek arabasıyla Defterdarlığa gittik. Oradakiler bizimkini pek sevdiler. Konuşmaması üzerine fikir falan yürüttüler. Sunay amcasının kucağında oturdu. Bebek arabasında bir elinde bonibon, diğer elinde biberon, şekerleri yemeye çalışıyordu. Tabi beceremiyordu. Ben de bonibon kutusunu bacaklarının arasına sıkıştırmayı öğrettim. O şekilde bonibon yedi. Sonra eve geri döndük. . Evde oynarken sağa sola top fırlatıyordu. Laptopun ekranına da fırlatınca kızdım. Ağladı. Teselliyi ablasında buldu. tekrar yanıma gelince, tatlı sözler söyleyip gönlünü aldım. Birşeyler yedirmeye çalışıyorum ama yemiyor. Yalvara yakara sabahtan kalan yumurtayı ve 2-3 tane sarmayı ancak yedirdim. Sonra da ayağıma koyup salladım. uyudu.

11 TEMMUZ 2013 PERŞEMBE

Gece birkaç kez ayağıma alıp sallamak zorunda kaldım. En son abisinin yatağında yatırdım. Sabaha kadar uyumadığımdan o, uyandığında benim gözümden uyku akıyordu. Yumurta istedi ama yumurta kalmamıştı. Nutellalı ekmek hazırladım amam neredeyse hiç yemedi. Onun yerine biberonuna süt doldurttu ve onu içti.  Bilgisayarda bol bol pepee seyretti.Ben, yarı uyur yarı uyanık öğleni ettik.. Öğleden sonra karnı aç.  Sarmaları gösterdim yer misin diye. Kafasını sallayıp onayladı. Isıttım ama yemedi. Ben de kızdım. Bunun üzerine koltuğa yattı ve uyudu. Aç aç uyudu diye hayıflanırken gözünü açtı. İster misin kızım dedim. Başını salladı. Verdim yedi. Birkaç tane sarma yedikten sonra ayağımda sallanarak uydu. Saat 3 gibi uyandığında ben banyodaydım ve annesi gelmişti. Ayşenin ağlama sesini duydum. Meğer dudağını patlatmış. İftara doğru evde kriz çıktı. Beren konusunda her defasında benim haklı çıkmam en sonunda Sevgiye sinir krizi geçirince, annesi, Berene patladı. Bağırış çağırışlar karşısında Ayşe korktu ve ağlamaya başladı. Ablası kucağına alıp uzaklaştırdı. Sonrasında ben kucağıma alıp sakinleştirdim.

10 TEMMUZ 2013 ÇARŞAMBA

Bugün tüm gün Ayşeye ben bakacam. Sabah uyandı ama her zaman yaptığımız gibi hemen çişini yapmadı. Kucağıma oturmak istedi ve başını omuzuma yaslayarak bir müddet öyle kaldı. Sonra başımı göğsüme yasladı,  sonra iyicene kaykıldı ve bacaklarıma yattı. 10-15 dakika öyle durdu. Ardından çişini yaptı. Kahvaltı etme konusunda bu sabah pek hevessizdi. Sıcaktan mı nedir pek iştahı kalmadı sanki. Gene parmağını ağzına sokarak "su" istediğini anlattı ama bu sefer bi tuhaflık vardı. Bu hareketi yaparken gözlerinde endişe vardı. sanki "ya anlamazsa" der gibi bakıyordu. Ben de anlamazdan gelip "ne istiyorsun kızım" deyince gözlerindeki endişe daha da derinleşti. Suyu verdim. İçti. Ardından çok az nutellalı ekmek yedi. Çizgifilm açtım. TV seyretti. Oyuncaklarıyla oynadı. Ben bilgisayarda birşeyler yazarken tuşlara basıp o da yazı (!) yazdı. Bu eylemden çok hoşlandı. Gülüp durdu. Sonra öğleye doğru canı yumurta istedi. Yedi. Uyutayım dedim. Bende uyumadı. Ablası ayağında sallayınca uyudu. Birkaç saat uyudu. Uyanınca parmağıyla saçını ama kafasının tepesini gösterdi. Bu son birkaç günden beri banyoya girmek istiyorum anlamına geliyor. Küvetine su doldurduk. Belki de 1 saate yakın sudaydı.

Banyonun ardından beraber Şaypaya gittik. Merdivenlerde basamaklardan iki ayağıyla birden atlıyor. Bunu yeni öğrendi. Eskiden tek ayağıyla atlardı. Bir de merdiven demirine tutunup kendini savurdu abisinin yaptığı gibi. Otomobilin bagajından bebek arabasını aldık. Arabasına kuruldu. Şaypada kendine meyveli süt vs. aldı. Dönüşte poşetleri ve bebk arabasını apartman kapısına koydum. "Bunlara göz kulak ol, sakın ayrılma" dedim. Otomobili evin önüne parkettim. O da eşyalarımızın başında durdu. Parkettikten sonra bebek arabasını getir kızım dedim. Hızla itleyerek gönderdi.Anahtarı ona verdim.Apartmanın sokak kapısını kendi başına açtı. Adeta büyük bi insan gibi anahtarı kilide soktu ve çevirdi. Zaten el becerisinin yüksek olduğu daha ilk aylardan belliydi.  Eve çıktık. Yattı, uyayacak herhalde. 
Uyumadı ama uyumadığı için huysuzluk tavan yaptı. Yemek masasında zırlayıp duruyor. Çorbaya dökmek için rendelenmiş kaşarları önüne çekti. Kimseye vermiyor. Annesi kızdı. Ağlayıp duruyor. Benim kucağıma geldi nihayet. Biraz fırında makarna yedirdim. Artık sustu. Yemekten sonra bilgisayarda "Twinkle" seyretti. Daha doğrusu annesi "twinkle" seyretmek istiyor diye bana getirdi. Bunu anlatmayı nasıl başardı bilmiyorum. Belki de annesi uydurmuştur. Bi videoda Fil saate tırmanınca şiddetli tepki veriyor. 

Günü ayağımda sallanarak noktaladı. 


9 TEMMUZ 2013 SALI

Öğlen eve geldiğimde Ayşeyi gördüm. Ablasına uymasını söyledim. Ayşeyle başbaşa kaldık. Genelde TV seyretti. Sehpanın üzerindeki laptopu açmamı istedi. Oturağında otururken birşeyi gösterdi. Ben ne istediğini anlamadım. benim anlamamama acayip bozuldu. "Ne istiyorsun?Anlamıyorum" demem hiç hoşuna gitmiyor. her isteğini hareketlerle anlatmak kolay geliyor ama istekleri karmaşıklaştıkça hareketlerle anlatması imkansızlaşıyor. Gene de mucizeler yaratıyor ama. Mesela; bugün yıkanmak istediğini hareketlerle anlattı. Ben de kuvete su doldurdum. ayşeyi de içine koydum. Uzun bi süre oyuncaklarıyla kuvette kaldı. İkindi vakti ablası gezmek için Şaypaya gidecek oldu. Hemen önünü kesip kendini gösterdi. O da gitmek istiyormuş. Nitekim ablasıyla gitti. İftara doğru Burgaza gittik. Arabada gene kendisi arkaya annesi öne oturdu diye arıza çıkardı. Bunu huy edindi. dedesiyle babannesini görünce pek seviniyor. Onlara, tatilde öğrendiği kulağa fısıldama oyununu yaptı. Herkes pek eğlendi güldü. insanların kulaklarına eğilip "fişi fişu" falan gibi sesler çıkarıyor. sonra da gülüyor. Burgazda deniz kenarında gezdik. Duvarın üzerine çıkıp yürüdü. Merdivenlerden sahile kadar indi ama çok yaklaşmıyor deniz dalgalı olduğu için.  İftarda kendi başına yemeğini yedi her zamanki gibi. Eve geldik. Yolda arabanın ortasındaki çıkıntıya oturarak seyahat ediyor.Hatta otururken uyudu başını yaslayıp. Eve girince biberonunun kayıp olması biraz kriz yarattı ama bulununca uyudu.

8 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ

Sabahtan işlerim olduğu için küçük kızımı büyük kızıma emanet ederek evden çıktım. Arkamdan biraz ağladı. Öğlen eve geldiğimde beni gülücüklerle karşıladı. Sonrasında TRT Çocuk kanalını seyretmeye devam etti. Saat 15 gibi ben iş için tekrar çıkacaktım ancak büyük kızımın dershanesi olduğu için, Ayşe bana kaldı. Ben de bebek arabasına yerleştirdim ve tramvayla annesinin yanına karakola götürdüm. Evden çıkmadan ekmek aldırmıştım büyük kızıma.. Büyük kızım Ayşenin karnı tok demesine rağmen, bir ekmeğin kıtır kenarını kopartıp kaopartıp yedi. Hatta evden çıkmadan buzluğu gösterip ekmek kenarı istedi. verdim yedi. Tramvaydan indiğimizde ona tavuk döner yaptırdım. Annesi karakolda yedirmiş.  Normalde 15 dakikalık işim olmasına rağmen meslek hayatımın belki de en tuhaf olayıyla karşılaştığım için işim saat 17 yi geçe ancak bitti. O yüzden Ayşe annesiyle eve dönmüş. Eve gelince 2 günden beri söz verdiğim gibi, oyuncak kamyonuyla kumda oynaması için parka götürdüm. Gitmeden gene ekmek istediğini belli etti. Bi dilim ekmeğin kenarını verdim. Yolda yedi. Kürekle kumları kamyonun kasasına doldurup, kamyonu parkın öbür ucuna sürerek kumları oraya boşalttı. Hemen başka 2 çocuk daha yanına geldi. Ufak bebeğin kamyona elleşmesinden hiç memnun olmadı. Onu engelledi. Arada kaydıraktan kaydı. salıncakta sallandı. Eve döndük. Yolda, son zamanlarda huy edindiği gibi, önüme geçip kollarını havaya kaldırarak, kucağa alınmak istediğini belli etti. Almadım. Mızırdandı ama mecbur yürüdü. Merdivenlerde kucağıma aldım. Yolda çeşmede kamyonunu yıkadık. Su içmek istedi. Avucumla içirmek istedim. Haliyle beceremedik. Ben de oyuncak küreğe su doldurdum biraz. Ondan içti ama tabii önünü ıslattı. Rahatsız oldu. Çıkarmak istedi. eve gidince çıkarırız dedim. Evde küp şekerleri ıslattığı için annesi kızmış. Evin içinde sahte bi ağlama sesiyle dolaşıp duruyor. resmen sinir bozuyor. Sevgi başladı zaten klasik dırdırına. oooooooooooooooooooooooooSanki hayat bir tek ona kötü... oooooooooooooooooooooooooooooooool
Yukarıdaki saçma harfler kızıma ait. Ben yazarken tuşlara müdahale edip duruyor. Düzeltip duruyordum. C FCdress Bu son yaptıklarını düzeltmeyecem. Akşam yemeğinden sonra babannesiyle dedesi geldi. Onları görünce çok sevindi. Onlarla oynadı. çeşitli şirinlikler yaptı. Kuşu dışarı çıkardık. Kafesindeyken çok seviyor ama dışarı çıkarılınca korkuyor. Nispeten erken bi saatte koltuğun üzerine yattı ve uyudu.

1 TEMMUZ 2013 PAZARTESİ

Annesiyle telefonla konuşamıyoruz. Her aradığımda telefonu Ayşe açıyor ve uzun süre benimle konuşuyor(!) Ayşeye laf yetiştirmekten çenem yoruluyor. Kızım nasılsın. Napıyorsun. Sokağa çıkıyor musun vb sorular yöneltiyorum. Birşeyler anlatıyorum. Sevgi sözcükleri söylüyorum. Karşıdan gelen hep aynı bebekçe anlamsız sesler... En sonunda annesi telefonu alıyor. Yalnız, geçen sefer "artık telefonu annene ver" dedim. Verdi.

30 HAZİRAN 2013 PAZAR

Kızım, Eskişehirde... Bi çocuğun akülü arabasına binmiş. annesi resimleri gönderdi. Sokakta  1,5 yaşındaki bi çocukla ve Suriyeli bi çocukla oynuyormuş.



Telefon ettiğim zaman hemen eline alıyor ve ıhh ıhh tarzı sesler çıkararak benimle konuşuyor uzun süre... Evde de telefonu gösterip "baba" diyormuş.