sabah gene beni korkutmak için salona gizlice girmek istedi ama koltuğun arkasında saklanırken berrayı gördüm. Sürpriz yapamadı. Annesi kahvaltı için haşlanmış patates ve yumurta hazırlamış. (Yemedi yazmamayacakmışım. Öyle söylüyor. Şimdi de niye yazdın diye kızıyor. Tam bunu yazarken tepemde duruyor ve ben de yazdıklarımı sesli okuyarak yazıyorum)
Benim zorumla biraz yedi aslında...
Benim zorumla biraz yedi aslında...
koltukta yatarken ben de koltuğa yaslanmış halde ayağıma masaj yapıyordum. Koltuğu sallama dedi. Sonra da sallamamı istedi. Bebekliğimi hatırladım diyor. Titreşim hoşuna gitmiş. İşim olduğu için berrayı 40 dakika kadar evde yalnız bıraktım. Döndüğümde bana kızdı ve saat kaç oldu baksana dedi. Kucağıma oturup biraz mızırdadı. Sanırım okul saati geldiğini sanmış. Daha 2 saat olmasına rağmen okul saati geldi diye durmadan söylendi. Saatin yelkovanı 12'nin üstüne gelmiş. O yüzden geç kalıyormuşuz. Sanırım yalnız kaldığında da aynı şeyi düşündü. Önemli olanın kısasının pozisyonu olduğunu söyledim. O zaman rahatladı. TV de seyrettiği filmde ayı karakteri vardı. Ayı kelimesini çözümledi. Kendi adındaki heceyle aynı olduğunu keşfetti. Saat 12 olunca her zamanki gibi kendi kendine giyindi. Yol boyunca omzuma aldım. Okulun sokağında indirdim ama o kadar uzun süre omuzda kalınca ayağı uyuşmuş herhalde. Ayağıma kramp girdi dedi. Biraz da kucağımda taşıdım. Akşam annesiyle eve geldi. Akşamı genel olarak telefonla oynayarak ve dizime yatarak geçirdi. Annesine Okulda neler olduğunu da anlattı. Bugün öğretmen herkesin yerini değiştirmiş. Berra artık belinayla oturacakmış. İyi olmuş. Zaten sıra arkadaşı olarak ecrin'i istiyordu. Bir dahaki değişimde bakarsınız ecrin olur. Bana da okulla ilgili şeyleri anlattı bugün. Üstü açık otobüste neler yaptıklarını anlattı. Şöför müzik açmış. Ecrin de müzik süresince oynamış. Berra da alkışlamış. Bir de birbirlerine lakap takmışlar. Eco ve bero...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder