22 EKİM 2017 PAZAR

sabah gene enselendi. Koltuğun arkasından kafasını çıkardığı an gözgöze geldik. Kahvaltı için dünden yapılmış akıtmalara nutella sürüp verdim. 3 tane yedi. Ardından koltukta epey oynaştık. “bir göbek gördüm sanki” diyerek göbeğine pırt yapmaya çalıştım. Uzun süre oynaştık. İlginç bir durum var. tv'de gördüğü yazıları okumaya çalışıyor. Tanıdığı harfleri söylüyor. Hatta okulda öğrenmeyip başka yollarla öğrendiklerini de.. kendi kendine harfleri birleştirmeye çalışyor. Heceliyor. Okumak için bir gayreti var. bence daha hızlı öğretilse derse karşı ilgisi artacak. Hep aynı 3 harf ve onlardan türetilen saçma kelimelerden sıkılmış gibi geliyor bana... ben değişik harfleri gösterdiğimde hemen ilgisi canlanıveriyor. Bugün ilginç bir soru sordu. “E harfi nasıl yazılıyor” dedi. Tarak gibi olduğunu söyledim. Ama şaşırdım da... harfi zaten biliyor olması lazım. Ama sonra kastettiğinin başka Bir şey olduğunu anladım. “2” ve “iki” yazım farkının harflerde de olabileceğini düşünmüş. Nasıl ki; “2” aynı zamanda “iki” olarak ta yazılabiliyor. “2” ile “”E” yi de eşlemiş ve harfin de ayrı bir yazımı olabileceğini düşünmüş. Çok ilginç bir akıl yürütmeydi. Daha da ilginci, zihinsel faaliyetlerinin seviyesi... merak, analiz, yargıya varma... bir de kafasını öğretilen dışında da başka şeylere çalışması... süperdi. Bayıldım. Bu huy da bana benziyor. Yatak odasında hayvan olduk. Ben boğa oldum. O kaplan. Boynuzlarımı kırdı pençe dabesiyle.Sonra ben “amir bogo” oldum. O ise aslan. Sonra ben suaygırı oldum. O gene aslan. Yoruldum ama berra son olsun diyerek goril oldu. Ben de tarzan. Beni gene yendi ve salona kadar goril gibi gitti.
Öğlen annesiyle burgaza gittiler. Akşam tabletinin video kamerasını açıp “karemaman” oldu. Ev halinin filmini çekti. Sonra annesi ile ders başına oturdular. Annesi sık sık yaptığı gibi berrayı yine kızdırdı. Berra gece yatarken ağlıyordu. Annesine küsmüş. Annesi de yanında gülüyor. Kendisine kitap okuyamayacağını söylüyor annesine. Annesi de kendine kitap okuyacağını söyleyip eline bir kitap aldı. Ayşe bütün kitapları toplayıp, kitapların da küstüğünü söyledi. Sanırım sonradan araları düzeldi. Her gece olduğu gibi annesi masal kitaplarından birini okuyarak uyutuyor.


21 EKİM 2017 CUMARTESİ

sabah annesiyle işbirliği halinde beni korkuttu gene... her sabah mutlaka bu işe girişiyor. Salona çaktırmadan girip arkamdan böö diye bağırmak. Şimdiye kadar sadece 1 kere gerçekten başarılı oldu. Gerçekten hem gizlice arkama yanaştı hem de ürküttü. Bu sabah ta farketmemiş ve ürkmüş gibi yaptım. Eğleniyor, mutlu oluyor. Ama bazı sabahlar tam da sızma faaliyeti yürütürken o tarafa bakıyor oluyorum. Gözgöze geliyoruz. Dolayısıyla yakalıyorum. Cumartesi tüm gün işte olduğum için olan biteni bilmiyorum ama annesiyle hamburgerciden çocuk menüsü yemiş.  

20 EKİM 2017 CUMA

sabah gene beni korkutmak için salona gizlice girmek istedi ama koltuğun arkasında saklanırken berrayı gördüm. Sürpriz yapamadı. Annesi kahvaltı için haşlanmış patates ve yumurta hazırlamış. (Yemedi yazmamayacakmışım. Öyle söylüyor. Şimdi de niye yazdın diye kızıyor. Tam bunu yazarken tepemde duruyor ve ben de yazdıklarımı sesli okuyarak yazıyorum)
Benim zorumla biraz yedi aslında...
koltukta yatarken ben de koltuğa yaslanmış halde ayağıma masaj yapıyordum. Koltuğu sallama dedi. Sonra da sallamamı istedi. Bebekliğimi hatırladım diyor. Titreşim hoşuna gitmiş. İşim olduğu için berrayı 40 dakika kadar evde yalnız bıraktım. Döndüğümde bana kızdı ve saat kaç oldu baksana dedi. Kucağıma oturup biraz mızırdadı. Sanırım okul saati geldiğini sanmış. Daha 2 saat olmasına rağmen okul saati geldi diye durmadan söylendi. Saatin yelkovanı 12'nin üstüne gelmiş. O yüzden geç kalıyormuşuz. Sanırım yalnız kaldığında da aynı şeyi düşündü. Önemli olanın kısasının pozisyonu olduğunu söyledim. O zaman rahatladı. TV de seyrettiği filmde ayı karakteri vardı. Ayı kelimesini çözümledi. Kendi adındaki heceyle aynı olduğunu keşfetti. Saat 12 olunca her zamanki gibi kendi kendine giyindi. Yol boyunca omzuma aldım. Okulun sokağında indirdim ama o kadar uzun süre omuzda kalınca ayağı uyuşmuş herhalde. Ayağıma kramp girdi dedi. Biraz da kucağımda taşıdım. Akşam annesiyle eve geldi. Akşamı genel olarak telefonla oynayarak ve dizime yatarak geçirdi. Annesine Okulda neler olduğunu da anlattı. Bugün öğretmen herkesin yerini değiştirmiş. Berra artık belinayla oturacakmış. İyi olmuş. Zaten sıra arkadaşı olarak ecrin'i istiyordu. Bir dahaki değişimde bakarsınız ecrin olur. Bana da okulla ilgili şeyleri anlattı bugün. Üstü açık otobüste neler yaptıklarını anlattı. Şöför müzik açmış. Ecrin de müzik süresince oynamış. Berra da alkışlamış. Bir de birbirlerine lakap takmışlar. Eco ve bero...

19 EKİM 2017 PERŞEMBE

Gene erkenden uyandı. Biraz ödev yaptı. Farkettim ki, bir konuda daha bana benziyor. Yazmakta daha iyi... rahatlıkla yazdığı kelimeleri okumakta zorlanıyor. Bakmadan söylediğim kelimeyi yazabiliyor. Ama aynı kelimeyi okurken çok zorlanıyor. Harfleri yapıştırmakta da zorlanıyor. K ve A yı birleştirmek berra için eziyet.. KI-A bile diyor. Zorla morla ittire kaktıra yapıyor ama... sanırım hep aynı (ve saçma) kelimelerden sıkıldı. (bu huy da bana benziyor) farklı Bir şey öğrettiğimde çok daha alakalı ve atılgan oluyor. Mesela; iki yazmayı sadece benim ağzımdan çıkan seslere dikkat ederek doğru şekilde yazmayı becerdi. Hatta okulda arkadaşlarına da iki yazabildiğini gösterip hava atmış. Bugün okulda üstü açık tur otobüsüyle geziye katıldılar. Eğlenceliymiş. O kadarını anlattı sadece... akşam paint programında bazı kelimeleri yazdı. Doğru olarak yazıyor. Sesli harflere çok meraklı. Her fırsatta 8'ini birden yazmaya girişiyor. Ö,Ü ve I dışında diğerlerini öğrendi bile... daha okulda sadece bir kere gösterildi. Sesli harfleri K ile birleştirdiğimde, hemen o heceyle başlayan kelimeler söylüyor. Kuyu gibi.. kivi gibi... hatta nasıl kivi yazıldığını bile sorup öğrendi. Havaya parmağıyla yazıyor.

17 EKİM 2017 SALI

sabah gene beni korkutmaya çalıştı ama salona girişini yakaladım. Kahvaltının ardından dünden kalan ödevini yapmaya başladık. K-E ve L harfleri öğrenilmiş henüz.. bunlardan oluşan kelimeleri okumaya çalışıyor. Heceleri teker teker okumayı bir şekilde becerdi ama iki heceyi birleştirmek nerdeyse yarım saatimizi aldı. Mesela; KA ve LE.. ayrı ayrı okuyor. Ama ikisini birlikte okutana kadar göbeğim çatladı. Bir de; doğruyu içinden fısıldayarak söylüyor ama yüksek sesle söylemiyor. Ben de, “içinden söylediğin doğru, niye söylemiyorsun” diye üsteliyorum. Bugün hece kavramını öğrettim. Hemen kaptı.
Ama heceleri okumakta zorlanıyor. Hele heceleri birleştirmekte yaşadığımız sıkıntı anlatılır gibi değil... LE ve KE yi ayrı ayrı ayrı okuyor. İş birleştirerek okumaya gelince ses yok. Birleştiremiyor. Hele bugün AK ve LA hecelerinde yaşadığımız sıkıntı anlatılmaz. En sonunda gözünden yaş bile geldi. Suratı düştü. Ve hiçbir şekilde AKLA kelimesini okuyamadı. Hatta heceleri bile tek başına okuyamadı. Ödevin en sonuna denk gelmesine yoruyorum. Konsantrasyonu iyice dağıldı herhalde.. ya da inşallah öyledir... öğlen gene sırtımda götürdüm okul yolunun yarısına kadar... okul kapısında ecrinle birbirlerini görünce ikisi de pek heyecanlanıyor. Harçlık vermeyi unuttuğum için ilk ders okulda kaldım. Pencereden sesleri duyuluyor. Tesadüfe bakın ki; bugün ders çalıştırırken okul harici öğrettiğim sesli harfler konusu işlenmeye başlandı. Akşam eve gelirken tostçu amcasından tost almış. Evde yedi ama sonrasında kustu. Tüm gece ne yediyse, ne içtiyse hepsini kustu. Bir ara hastaneye bile gitmeye niyetlendik. Su bile içse kusuyordu. En sonunda kucağımda uyudu.  

18 EKİM 2017 ÇARŞAMBA

sabah çok ama çok erken saat 07:00 gibi uyanıp salona yanıma geldi. Bir süre beraber yattık. Sonra biraz su içip annesinin yanına gitti ve tekrar uyudu. Uyandıktan sonra zorlukla azıcık birşeyler yedirebildim. Midesi bomboş ama azıcık yedi. Okula gitmedik. Evde kaldık bütün gün. Ama öğlen saati önce okula gitmek istedi. Sonra vazgeçti. Akşam erkenden uyudu. Yemek için bile uyandıramadık.  

16 EKİM 2017 PAZARTESİ

bugün satranç dersi vardı. Bu yüzden okula erken gittik. Okulda başarılı olduğu için öğretmeninden ödül almış. Bahçeye çıkma ödülü... akşam annesiyle geldi. Yüzü bana o kadar farklı geldi ki... sanki büyümüş gibi... genç kız gibi... çok güzel bir kız olacak besbelli... gece TV kanal listesini bakarken farkettim ki, planet kelimesini ezberlemiş. Planet adındaki tüm kanalları biliyor. Planet çocuk kanalının etkisi...  

15 EKİM 2017 PAZAR

günü “tatilcilik” oynayarak geçirdi. otel müşterisi oldu oyunda. Öğleden sonra annesiyle gezmeye çıktı. Akşam üzeri odadaki oyuncaklarını toplamaya söz verdiği halde toplamadığı için annesi, ona vaat ettiği şeyi yapmayacağını söyledi. Berranın tepkisi, neyi yapmayacağını merak etmek oldu. eğer mahrum kalacağı şey, kendisi önemsiz ise tehdidi gözardı edecek. bu çok belli...  Ben de hemen etrafı toplaması gerektiğini söyledim. Etrafı topladı ama annesine de küstü.   

14 EKİM 2017 CUMARTESİ

dün “k” harfi öğrenilmiş. Bugün evde bir sürü yeni kelime yazmayı öğrendi. Sonra annesiyle gezmeye gitti.   

12-13 EKİM 2017 PERŞEMBE-CUMA

tam 35 saat kızımı görmedim. Afyondaydım. Sabah sahiden salona bana belli etmeden geldi ve arkamdan yaklaşarak beni korkuttu. Sevimli öcüler filmini açtım ve dün otobüste verdikleri ikramları yemesi için berraya verdim. Dünden dersi kalmış. Sonra da onu yapacaz. Dün okula babannesi götürmüş. O kadar erken gitmişler ki; daha sabahçılar teneffüste oyun oynuyorlarmış. Akşam da annesi almış. Günle ilgili başka birşey anlatmadı.
Öğlen okuıla yürüyerek giderken bir dükkanın camekanında, kendisine tanıdık gelen bir yazı gördü. “i” ve “f” harfini bilmiyordu. Öğrettim. Berra da kelimeyi okudu. “elif” sanırım ilk okuduğu kelime bu...

akşam annesiyle geldi. Ecrinle gökdere meydanına kadar güle oynaya yürüyorlarmış akşamları... gece gene banyo ve saç kontrolü faslı yaşandı.

11 EKİM 2017 ÇARŞAMBA

sabah adliyeye gittim. Evde kısa süre yalnız kaldı. Ardından arabayı acemlere tamirciye götürdük. Metroyla geri döndük. metroda yazıları okuduk ve bildiği harfleri gösterdi. Öğlen önlüğünü kendi giydi. Sırttaki fermuarı bile kendi kendine çekebiliyor. Caddenin köşesindeki kasabın merdivenlerinin en üst basamağından tek başına atladı ve dizini yere çarptı. Eve kadar topalladı ama gıkını çıkarmadı. Birkaç gündür apartman merdivenlerinde 4. hatta 5. basamaktan atlıyor ve elimden tuttuğu ve dengesini böylece sağladığı için hiçbir kazaya uğramamıştı. okula otobüs ile gittik. Ineceğimiz durağı berra söyledi. Caddede ecrine rastladı ve okula elele gitttiler. akşam onu almamı rica etti. Öğretmenden ecrinle beraber oturma isteğini konuştum. Zaten beraber oturduklarını söyldi ama meğer sadece o günlükmüş. Ya beni kandırmış, ya da duruma dikkat etmemiş. akşam hem annesi hem ben okuldaydık. Evde annesi berranın ders yapma performansından şiayetçi oluyor. Dün evde yazdığımız kelimeleri okulda hiç yazamamış olmasından bahsediyor. Berrayı, abisi gibi olmakla itham ediyor. (abisinin ders çalışma performansı rezildi) Benim, berranın çok çalışkan olacağı iddiamın çöktüğünden bahsediyor. Ben hala iddiamın arkasındayım. Dün berranın çişini geldiğini öğretmene söylemeyip altına kaçırmış. Ayrıca okulda harçlığını tanımadığı bir kıza vermiş ve bu konuda detaylı bilgi vermek istemiyor. Önce telaşlandık ama sonradan konu aydınlandı. Sıkıntılı bir durum yokmuş. Akşam ders sırasında sürekli laleyi “leyla” olarak okudu. Halbuki, henüz “y” harfini öğrenmedi.

10 EKİM 2017 SALI

sabah ben uyandırdım. Babannesi bizde... onunla kalacak. Ben dedesini hastaneye götürdüm. Geldiğimde hala uyuyordu. Uyandırdım. Standart kahvaltısı olan mısır gevreğini yedi. Sonra saat 11:00 de satranç kursu başlıyordu. Dün yapılacaktı bugüne kalmıştı. Abisi de evdeymiş. O okula götürdü. Önce satranç kursuna girmiş. Taşların isimlerini ve yerlerini öğrenmiş. Ama berra zaten anaokulundan bunları biliyordu. Birkaç ders sona teneffüste okula gittim. Okul harçlığı yoktu. Verdim. Hemen hüptirik aldı. Akşam okula gittim ama geç kalmışım. Annesi eve getirmiş. Mantı istedi. Aldım. Sehpanın üzerinde oyun hamuruyla yerini bulaca oynadık. 3 ayrı renkte 3 parçadan toplam 9 hamur parçasını değişik şekillerde sehpaya dizip ardından gözlerimizi yumup ezberden aynı renkteki 3 parçayı her renk için ayrı ayrı bulmaca oyunu... ben dizince hemen gözlerini yumup renkleri doğru olarak biraraya getirdi. Ama öyle hızlı yaptı ki; hile yaptığından şüpheleniyorum. Sanırım gözlerini tam yummadı. Sonra berra dizdi. Ben buldum. Ama ben nasıl örüntü yaptığımı yüksek sesle düşününce “ama sen çok kolay buluyorsun diye itiraz etti. Ben de örüntü yapılınca çok kolay buluanacağını anlattım. Elinden geldiğince karmaşık dizmeye çalıştı ama her seferinde ben örüntü kurunca kolaycacık buldum. En sonunda yanlış yapayım diye benim gözlerim yumukken hamurları çalmaya, yerlerini değiştirmeye bile başladı. Hile yaptı yani... ama maksat hasıl oldu. Oyun bahanesiyle örüntü kurmayı öğretmeyi amaçlamıştım. Işin mantığını kavradı. Hatta uygulamaya bile başladı. Annesi kızdı ama umrsamadım. Aferin bana ve kızıma...
mantı hazırlanırken kızgın yağ tavasının etrafında dolanıp duruyordu. Annesi de, ben de kızdık. Bir de; mutfakta sabah kahvaltısı için yapılacak böreğin yufkalarını aşırıp çiğ çiğ yiyor. Ablası gibi berra da çiğ hamur meraklısı...

yemekte neredeyse 2 tabak mantı yedi. Acıkmış anlaşılan. Yemektem sonra ders zamanı... önce annesiyle boyama yaptılar. Sonra okuma faslı geldi. Şimdilik “E” - “L” ve “A” harfini öğrenmiş. Sürekli okuduğu yazdığı kelimeler “el-ele-elle-el ele” “A” dan sonra da “al ve lale” gelmiş. “ele” yi mütemadiyen “elle” olarak okumaya eğilimli... cümle okuma alıştırmasında “al” ı okumakta çok ama çok zorlandı. O kadar ki; gözünden bir damla yaş kağıda damladı. Suratı allak bullak oldu okuyamadıkça... en sonunda öğrendi (veya ezberledi) takılmadan okuyabilmeye başladı. Ama dersin başında gözü kağıtta ve harflerde değil, sürekli sehpanın üzerindeki oyun hamurlarındaydı. Ben kağıda bak dedikçe kağıda bakıyor ama hemen sonra gene gözü hamurlara kayıyordu. Bak böyle yaparsan kızgın baba olurum dedim. Aynı tutumu sürdürünce sehpadaki herşeyi arkaya attım ve işte kızgın baba gldi dedim. Ilgisini vereceği başka birşey kalmayınca mecburen harflere yoğunlaştı. Sayfayı birkaç kere okuttum. Hatasız okumaya başlayınca annesine gönderdim. Annesi de aynı cümleleri yazdırmaya başladı. Yazarken hiç problem yaşanmadı. Bugün annesinin ders çalıştırması önceki günlerin aksine benden daha iyi ve verimli... o kadar ki; bildiği harflerden oluşan farklı ve hiç görmediği kelimeler bile yazdırdı. “ela- kek” gibi (“k” harfi “elek” kelimesinde geçiyordu. Öğrettik.) bizimki de inanılmaz şekilde yazdı, yazabildi. Bugün annesi iyi iş çıkardı. “Yazamazsın, bunu yaz da görelim” falan diye işi hafiften inada bindirince berra yüksek performans gösteriyor. Bunu öğrendiğim iyi oldu. Ben de kullanırım bu taktiği...   

09 EKİM 2017 PAZARTESİ

bugün kızımı okul çıkışına kadar hiç görmedim. Okuldan ben aldım ve kozahana gittik. Ben iş konuşurken o da resim boyadı. Bugün “A” harfini öğrenmişler. Onu gösterdi. Dondurmalı irmik helvası verdik. Yarısını yedi. Kalanı bıraktı. Üzerindeki tarçın yüzünden yemediğini söyledi. Yürüyerek eve döndük. Yol boyunca koşturdu. Ilerilere kadar gidip saklandı ve yanından geçerken beni korkuttu.

Artık sırları var han'fendinin... meydancıkta bir karahindiba buldu ve üflemeden önce bir dilek tutacağını söyledi. Sonra da üfleyip tohumları uçurdu. Dileğinin ne olduğunu sorduğumda ise, “söylemem” dedi. Aslında ne dilediğini tahmin edebiliyorum ama dediğim gibi; artık sırları var.  

04 EKİM-07 EKİM 2017 ARASI

Doskan ve sesken. yüze kadar onar onar sayıyor ve sksek ile doksanı böyle telaffuz ediyor. bunu da ilk olarak Abaküsteki boncukları sayarken farkettik. abaküsü saydı ve doskanbeş tane boncuk olduğunu hesapladı.
ders yaparken annesi birgün önceden kelime arasına konacak tireleri çizmişti. Önceden çizilmiş tirelerin arasına harfleri sığdırma sıkıntısı yaşıyor. Berra sonradan tirelerin arasına “elle” yazacak ama mesafeyi ayarlamakta sorun yaşıyor.

Sabah kalktığında flash bellekten film açıyoruz ve ardından dersi bitiriyoruz.

cuma günü sabah hiç olmadığı kadar, daha doğrusu uzun süredir olmadığı kadar erken uyandı. 8.30da...işim olduğundan abisiyle kaldı sabahtan... öğlene doğru ben geldim ve okula götürdüm.
cuma günü berra ve annesi eskişehire gittiler. Öğleden sonra annesi okuldan aldı. Yarım gün okula gitti. Ama annesini bekletmiş. Teneffüs bitmeden ve arkadaşlarıyla oynamadan çıkmamış. Bu arada; berranın davranış ve tavırları tam anlamıyla çocuğa dönüştü. Bebeksilik halleri tamamen sona erdi. Okul ve okul arkadaşlarının etkisi...


pazar akşamı eskişehirden geldiler. Terminale onları almaya gittim. Daha terminalde annesiyle kavga etmeye başladığımızda arabanın arka koltuğunda hiç ses ve tepki vermeden oturuyotdu. Çocuğun içinde neler kopuyor, allah bilir. Hep beraber burgaza gittik aşure yemeğe... berra aşureyi beğenmedi. Zaten daha tadına bile bakmadan yemek istemediğini belli etmişti. Neyseki yemek yedi. Koca bir tabak ta salata yedi. Salataya ve suyuna bayılıyor. Bütün derslerini eskişehirde bitirmiş. Ama gece annesi deftere birşeyler yazdırmaya çalıştı. Annesiyle ders yapamıyor. Annesi çok sert ve buyurgan bir tavır takınıyor. Berranın tepkisi de ilgisizlik gevşeklik oluyor. Artık hep ben ders çalıştırmaya gayret edicem. Eskişehirde de bit opersyonu yapılmış. “saç kıvırcıklandırma ilacı” diyoruz. Berra, efra, annesi falan... hepsi operasyona girmiş. 

3 EKİM 2017 SALI

sabah gene salona gizlice gelip beni korkuttu. aldığımız gevrekle kahvaltı etti. sonra akşamdan kalan ödevi bitirdik.  problemsizce yapıldı. öğlene kadar trol filmini seyretti. hatta film bitsin diye biraz geç bile çıktık evden. ama okula geç kalmadık. gene sırtta ve omuzda gitti. akşam annesi getirdi. berra özellikle istemişti bunu. gece annesiyle ders yapmaya oturdular ve gene bitiremediler. annesi berraya ödev yaptırmayı beceremiyor. zaptiye mantığıyla yaklaşıyor olaya. bu da ayşe de ters tepki yaratıyor. suyuna giderek ders yaptırabilse sıkıntı olmayacak bence... ayrıca bit macerası var. aldığım gazyağını berranın kafasına sürüp banyo yaptırdık. tabii, gazyağı canını yaktı. annesi berrayı teskin etmek için saçlarının ablası gibi kıvır kıvır olması için bunu yaptığını söyledi. çaresiz, bazen yalan söylemek gerekiyor.

02 EKİM 2017 PAZARTESİ

sabah gene beni korkutmak istedi ama ben uyandığını farkedemediğimden doğru pozisyonu alamadım. bu yüzden de onu yakaladım. sabah kahvaltı seçeneklerini sordu. saydım. mısır gevreği çekmiş canı.. ondan istedi. akşama alırız dedim. kuzucuk yedi. sonra da 2-3 gündür istediği trol filmini açtık. öğlen arabayla okula gittik. akşam almaya ben gittim. ben bahçedeyken sınıf çıkmış ama berra ile ecrin ortalıkta yok. ecrinin annesiyle bekledik ama yoklar. okulun dışına baktım. ikisi de orda. dışarı çıkmışlar. sınıftan bir arkadaşı berraya "öğretmen" diye hitap ediyor. berra da pek memnun değil bundan... "eski öğretmen dese mutlu olurdum" diyor. bir gün öğretmen berrayı masasına oturtmuştu ya... lakap ordan mülhem... yürüyerek markete gittik. çok az bir mesafe kucak istedi. çikolatalı mıdır gevreği ve çakıl çikolata aldık. diş macunu da aldık berra için. akşam yemeği için kızarmış tavuk ta aldık. yemekten önce gevrek yemek istedi. tavuk yiyemez diye itiraz ettim ama onu da yedi. sevdiği şeyler olunca iştahı pek açık maşallah... yemekten sonrası kötüydü. okula başlayan çocukların standart derdiyle uğraştık. gazyağı aradım bütün gece. bulamadım. banyoya girip bit şampuanıyla saçlarını iyice yıkadık. ders yapmak için annesiyle beraber oturdular. ders yapmak problemli oldu. annesi berrayı idare etmeyi pek beceremiyor galiba... dersini bitiremedi.

1 EKİM 2017 PAZAR

Bu sabah uyandı ve sessizce salona geldi. duvarın arkasında saklanırken orada olduğunu farkettim ve o yöne bakmamak ve berrayı görmemek için TV ye döndüm. geçen gün ayapamadığını yapacak aklı sıra... gizlice salona girdi ve arkama geçip beni korkuttu. ben de irkildim. böylece berra epey eğlendi, güldü. sonra kuzucuk istedi. kahvaltı sofrası kurulunca, doyduğu için kahvaltıya gelmedi tabii... öğlenleyin annesiyle gemliğe gitti. epey geç saatte döndüler. ödevlerini bitirmiş olmasına rağmen keyfekeder şekilde doldurulması istenen kitaptaki ödevleri de bitirdi. aferin kızıma.