31 ARALIK 2013 SALI

Artık sabah uyanışları rutine bağladı. Anne diye zırlayarak uyanış. Elinde yastık veya bazen battaniyeyle salona geliş.. salonun ortasında bir müddet zırlama.. babayı itme ve uzaklaştırma.. en azından yaklaştırmama.. koltuğa uzanıp TV seyretmek, Çişini yapmak.( burda bi değişiklik var. Artık yardım almadan kendi yapmak istiyor. yardımı reddediyor. üstünün toplanmasında yardım istiyor ama.. onu beceremediğini biliyor)
Sonra babanın, birşeyler yemesi için yalvarması.. sadece 1- 2 lokma birşeyler yemesi.(genelde nutellalı kuzucuk)
Arkasından giyinme ve babanneye gidiş. ( bu sefer parka da uğradık.Salıncakta arkadan itilmeye bayılıyor. İvmelenmeyi seviyor.{babasına çekmiş eşşoğlusu} Ben de ani ve sert itişlerle onun istediğini yapıyorum.)
Babannenin kapısında huysuzlanıp orada kalmak istememe...

Akşam abisiyle beraber geldi. Merdivenlerden neşeli sesi geliyor. eve girdi.montunu çıkarıp salonun ortasına attı. abisiyle oynamaya başladı. tüm geceyi oyuncak hikayesi seyrederek geçirdi. o kadar ki, yemeğe bile gelmeyi reddetti. salona gelsin diye televizyonda flaşbellekle oyuncak hikayesi açtık ta zırlamayı kesip yemeğe oturdu. dominostan pizza söylemiştim. annesi yediremedi. kendi de yemedi. ancak ben yedirebildim. bir dilime yakın yedirdim. aldığım pastaya mum yakıp önüne koyduk. üfleyerek söndürdü. biraz da pasta yedi. yemekten sonra da oyuncak hikayesi seyretmeye devam etti. oyuncak hikayelerinin hepsi bittiğinde tavuklar firarda'yı açtım. onu da seyretti.

30 ARALIK 2013 PAZARTESİ

zaten neler olduğunu unutmuştum. bir de 5 gün sonra yazınca ne yazacağımı iyice bilmez hale geldim. aslında çok dolu bir gündü. mesela yemek yemediği için sırf birşeyler yesin diye yaş pasta aldık. önüne konan pasta dilimini yedi. pastanın da sadece kremalı kısımlarını alıyor çatalla...

29 ARALIK 2013 PAZAR

Bu sabah biraz geç bir saatte salona jopping yaparak girdi.. hiç durmadan yatak odasına geri döndü. yatakta abisi ve annesiyle beraber yatıyorlar. kahvaltıdan önce huysuzluk etmeye başladı ve doğru dürüst kahvaltı etmedi. hahvaltı sırasında ağlaya ağlaya kucaktan kucağa gezdi. Buradan sonrasını pazartesi gecesi yazıyorum. bu süre zarfında harika şeyler yaptı, bunu da yazmam gerek mutlaka dediğim. ancak büyük bölümü aklımdan uçtu gitti. hatırladığım kadarını yazacam.

28 ARALIK 2013 CUMARTESİ

Bu sabah ne zaman uyandı bilmiyorum. sabah kızarmış ekemek yedi sadece.. sıcak kızarmış ekmek.. başka hiçbirşey... ama  dilim yedi. kuru ekmeği zaten seviyor.. kızarmış olunca bayıldı. öğlenleyin uyutayım dedim. o beni uyuttu. kendisi oyuncak hikayesi seyretmiş. akşam seansına sinemaya gittik. ayşeyi haticeye bıraktık. kalmak istemedi. döndüğümüzde popeyes almıştım. onu yedi. hem de acı sosa bandıra bandıra...

27 ARALIK 2013 CUMA

bugün annesi işe geç gidince, annesine yetişti. tam ayakkabılarını giyerken geldi yanına... sevgiye biraz ayşeyle kalmasını çünkü her zaman onu aradığını söyledim. kucağına çıktı. 10 15 dakika kadar kucakta durdu. gene de vıyakladı. annesinin gitmesini istemedi. annesi giderken 5 saat sonra dönecem dedi. bizimki hemen parmaklarıyla 4 işareti yaptı. :) pazarlık ta etmeye başladı bacaksız.
iştah sorunumuz devam ediyor. az miktarda nutellalı ekmek yedirebildim. ilacını içirdim. sürekli birşeyler anlatmaya çalışıyor ama konuşamadığından anlamıyoruz. yakında bu konuda ciddi bi problem yaşanacakmış gibi gelmeye başladı. abisi de konuşamıyordu. kreşe gönderince konuşmaya başlamıştı. bir süredir aklımda zaten. ayşeyi de göndersem mi acaba.. ayşeye sordum. olur anlamında başını sallıyor.
Evde kalmaya karar verdim. dolayısıyla ayşe de evde... kağıt kalemle birşeyler karalıyor. inatla bana E harfi yazdırmadı. yazdıklarımı ve kitaptaki E lerin üzerini karalıyor. inat... pastel boyalarını arıyor. ama yok. bulamadık. babannede galiba... flashbelleğe oyuncak hikayesi yükledim. tv de onu seyretmeye başladı.  bir süre sonra ilgisi dağıldı. jengaları çıkarıp oynamaya başladı. jengalardan güneş yaptı. en sonunda ayağıma koyup salladım oyuncak hikayesini seyrederek uyudu.(bitmeden uyumadı. biter bitmez uyudu.)Akşam geç saat uyandı.  Gene yaptığı bi sürü şey var ama gene geç yazdığım için unutma var. ablasına sardı bu aralar... onu eve bile sokmayacak neredeyse... odaya falan hiç sokmuyor. akşam annesiyle gezmeye gidecekti. gitmemek için arıza çıkardı. ben kızınca da zırlaya zırlaya gitti. gece gene oyuncak hikayesi seyretti.

26 ARALIK 2013 PERŞEMBE

Bu sabah annesi gitmeden uyandı. Salona geldi yine.. televizyon seyretmeye başladı. iştah yok. zor zahmet kuzucuk yedi biraz.. Eline kağıt kalem aldı. kağıdı karalayıp duruyor. "M" yazmasını istedim. Yazdı valla... konuşmayı öğrenmeden yazmayı öğrenecek piçkurusu.. A-B-O-M harfleri tamam.. hatta bugün bir de Y harfi yazdı ve sonra da klavyede Y harfini gösterdi. Babanneye gittiğimizde kapıda mızırdadı gitmeyeyim diye... akşam abisi getirdi. kapı açılır açılmaz ehi ehi sesleri çıkarmaya başladı. suratsız bir halde içeri girdi.
yazmayı unuttum. birkaç gündür ve bu akşam da annesinin memesini tutuyor sürekli. gene hemen elini annesinin yakasından sokup memesini tuttu ve dizine yattı. ağzında da biberon... sonra ayaklandı. gecenin büyük bölümünü arka odada geçirdi. Tarzan animasyonunu açtım. Gündüz becerememiştim. başlarda büyük bi ilgiyle seyretti. sonra ilgisini kaybetti. odanın içinde değişik şeylerle ilgilenmeye başladı. çekmecelerden çarşafları çıkarıp yerlere serdi. salondan oyuncaklarını getirdi. çarşafın üzerine döktü. sandalyeleri kapıya dizerek giriş çıkışı engelledi. ablasının odaya girmesine mani oldu. ablası bir şey alcam diye yalvarsa bile odaya sokmadı. gene hiçbirşey yemedi. ablasının yaptığı kıymalı makarnadan yerler sandık. onu da yemedi. yalvarmak ta işe yaramadı. gece uyumak için yatıpm yarı uyur hale geldiğinde bile arka odada bilgisayarın kapatılmasına izin vermiyordu.

25 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA

sabah güzelce uyandı. salona geldi ve televizyon seyretmeye başladı. süt içti biberonla... sucuklu yumurta yaptım ama bir parça sucuk hariç yemedi. bayılır halbuki.. bir küçük kuzucuk ta nutellalı ekmek. başka bir şey yok. 2 gündür insanın elinden tutup biryerlere götürme huyu peydah oldu. ayrıca sürekli birşeyler anlatmaya çalışıyor ama konuşmayı  beceremediği için hiçbirşey anlamıyoruz. babannesine giderken sırtıma aldım. öyle gittik. babanneye gidelim mi deyince başını olur anlamında salladı. Böyle yapınca aklıma birşey geldi. ayşeye birşeyi izah ettiğinizde ve de ikna ettiğinizde hiç naz veya kapris yapmıyor. hemen hııhıı deyip başını sallıyor. çok uyumlu çok.. ve de çok akıllı.. sanırım empati duygusuna da sahip babası gibi...  bir de bütün sevimliliği üzerinde şu sıralar.. bilinçli olarak sevimli olabilmeyi de, sevimli olmanın işe yaradığını da keşfetti. En güzel zamanlarını yaşıyoruz. keşke hiç büyümese de hep bu yaşta kalsa... birkaç yıl daha sefasını sürerim. sonra derdi, tasası, cefası başlar...
akşam annesiyle geldi. kucağıma aldım diye fırça yedim. hastayım ya.. biraz sonra niye çocuğun üstünü başını çıkarmadın diye ikinciye fırça yedim.(bir kadını memnun edemezsin zira kadınlar ne istediğini kendi de bilmez)

akşam boyunca bana yanaştı durdu. uzaklaştırmaya çalışıyorum. yemek masasına her zamanki gibi 2 sandalye koydurup yemeğin başına kuruldu ama yemedi. yemelisin diye ısrar edince ağlamaya başladı. masadan kaçtı. sonra kucağıma almak istedim. bana değil annesinin kucağına gitti. sadece 1 tane mantı yedirebildim gönlünü yaparak. 2ncisini öğürerek çıkardı. hastalığın etkisinden kurtulamamış daha tam olabilir. ama neşesi yerinde genel olarak.

24 ARALIK 2013 SALI

Bu sabah sesini duydup yatak odasına gittiğimde yatakta oturmuş anne diye zırlıyordu. biraz sonra salona geldi ve TV yi açtırarak bir süre koltukta yattı. sonra giydirip babanneye götürdüm. problem çıkmadı. bütün gün uyumuş. akşam annesi almaya gittiğinde gelmeyi reddetmiş. babam gelsin diye tutturmuş. hasta yatağımdan kalkıp gidiyordum ki, ikna olmuş, annesiyle geldi. akşamı genellikle yatarak geçirdiğim için pek fazla birşey anlatamayacağım. ama bilgisayarda pepenin müziğini söyleyerek pepee videosu açtırdı. sonra pocoyo seyretti. en son olarak oyuncak hikayesi açtım. arka odada tek başına oturup bunları seyretti. bir ara benim ve annesinin ellerimizden tutup bizi de arkam odaya götürdü. balkon kapısının yanına 2 tane sandalye koyup ikimizi de oturttu. birşeyler anlatıp duruyor ama anlamak mümkün değil... bir de seni öpeyim dediğimde bana sırtını dönüp poz atması var tabii..

23 ARALIK 2013 PAZARTESİ

sabah uyandığında süt istemiş. süt götürdüm yatak odasına.. suratıma bakjmıyor. yüzükoyun yatıp sırtını döndü. beni istemiyor. biraz sonra salona geldi. TRT Çocuk açıldı hemen.. yatarak seyrediyor, ağzında da biberon... biraz sonra babannesi geldi. sehpanın altından çıkmadı bir süre.. sonra ortam yumuşadı. babannesi ilacını içirdi. gitme zamanı gelince gitmek istemedi. bana yapıştı. babannesiyle gitmek istemiyor. merdivenlerde 5 dakika yalvardık ayşeye babannesiyle gitsin diye.. en sonunda babannesinin sırtında gitti. kadıncağız kendini taşıyamıyor bir de ayşeyi sırtına aldı.
Dün için yazmayı unuttuğum bir şey var. yeni aklıma geldi. bir süredir yaşlı olan herkese dede demeye başlamıştı ya, dün pide alırken parayı ayşe eline aldı ve paranın üzerindeki m.kemal resmini gösterip dede dedi. halbuki sakallı ve beyaz saçlı insanlara dede diyor. buna nasıl dedi hayret...

Eve kadar babannesinin sırtında gitmiş, inmeyi reddetmiş. Akşam üzeri almaya gittiğimde yatmıştı. belki de uyuyacaktı ama beni görünce ayaklandı. Babannesi giydirmeye başlayınca ayakkabılarını giymeye karşı koydu. zorla giydirdik. merdivenlerden inerken kucak istedi defalarca.. almayınca mızırdadı. arabaya bindik. eve vardığımızda bir baktım, ayakkabısının tekini çıkarmış. belli oldu ki, yürümek istemiyor, kucak istiyor.
"kucak için mi çıkardın ayakkabını" dedim. tatlı tatlı sırıtarak başını sallaldı. eve kucağımda çıkardım. hastalıktan kendimi taşıyamıyorum bir de ayşeyi taşıdık. evde oyuncak hikayesini açtım. ayağıma koyup salladım ama uyumadı. filmi seyretti. akşam yemek te yemedi. gene oyuncak hikayesi istedi. yemek yedikten sonra olur dedim diye zırlamaya başladı.  Gündüz uykusunu uyumadığı için akşamüzeri annesinin koynuna girmeye yeltendi. uyumasın diye oyuncak hikayesi filmini açtım. o kadar uykusu var ki seyrederken uyudu. biraz sonra öksürürken uyandı. şu an filmi seyretmeye devam ediyor. annesi yemek yedirmeye çalışıyor. karnı aç...

karnı doyduktan ve film bittikten sonra salona geldi. elinde kağıt kalem.. birşeyler karalayıp duruyor. "B" yaz kızım diyoruz yazıyor. "A" da tamama zaten.. "O" yaz dedim onu da yazdı.(O yu söyleyemiyor ama) "M" yaz dedim şımardı. başka başka şekiller çizip M diyor. biraz sonra annesinin aldırdığı ıvır zıvırları yemeye başladık. biraz kek yedikten sonra kekleri ufalamaya başladı. yapma kızım dediğimiz zaman suratına çok sevimli bi sırıtma yerleştirip yapmaya devam etti. şirinlik yapmanın yaramazlık konusunda muafiyet sağlayacağını düşünüyor. eh.. haklı da birkaç kere işe yaramıştı. ama bu yargının yerleşmesine izin veremeyiz. nitekim vermedik te... bozulup arka odaya gitti. biraz sonra ordan da zırlayarak geldi. annesinin dizine başını koydu yattı. yatağa götüremedik. salonda uyuyor.

20 ARALIK 2013 CUMA

Eskişehire gidecek annesiyle birlikte... Sabah giyinmiş.. pek hoş görünüyor. Evden çıkmadan sırt çantasını almayı unuttuğu ortaya çıktı. tabii hemen dönüp aldı. içine eline geçerse doldurmuş.. herkesin çantasın olacak ta kızımın olmayacak mı yani.. otobüse binerken pek neşeliydi. zaten şehirlerarası otobüslere bayılıyor. daha önce de merdivenlerinden inip çıkarak oyun oynamıştı. üstelik rahatt hat.. koridorlar geniş.. hemen koltuğa kurulup koltuk ekranını açmaya çalıştı. kulaklığı taktı. ben otobüsten inmeden yanağıma kocaman bi öpücük kondurdu. :D
Giderken de camdan el salladı. İyi yolculuklar güzel kızım...

19 ARALIK 2013 PERŞEMBE

Bu gün uyanmayı sabaha bırakmadı. Gece yarısı gözünü açtı. TV yi açtırdı ve seyretmeye başladı yattığı yerden... Ara ara beni uyandırdı.( uyanık kalamayıp uyuyordum) uyandırıp çişini gösterdi. geceyi yalnız geçirdi velhasıl.. saat 2 de uyanıktı. 4 gibi uyuyordu. ne zaman uyuya kaldı bilmiyorum.

sabah sorunsuzca uyandı ve çizgifilm seyretmeye başladı. sonra ayaklandı ve geceden torbaya doldurdığu mandalinaların yerlerine konduğunu farketti ve kıyamet koptu. zırlayıp tepindi. annesinin yanına gitti ve yattı. sonra kalktılar ve kızıma sucuk hazırladım. sucukla birlikte mutlaka su da istiyor. gene eski usul parmağını ağzına sokarak istedi. nasıl istiyorduk dediğimde tıssss dedi. dün yazmayı unuttum. gece emziğini bulup onu emmeye başladı. tabi hemen emeklemeye başladı. emzik olunca hemen bebeğe dönüşüyor aklınca.. emmesin diye sakladılar. bu sabah emziği verdim. kahvaltı arasında ağzına sokup sırıtarak bana gösteriyor. babanesine götürmedim. tüm gün benimleydi. bir sürü bloga yazılabilecek etkinlik var ama geç yazdığım için gene aklımda kalanları aktarabilcem ancak... uzun süre atına bindi. sonra atını yan yatırıp lamba anahtarına ulaşıp lambayı yaktı, söndürdü. bunu oyuna çevirdi. bol bol kovalamaca oynadık. legolardan ben hav hav yaptım... kızıp bozdu.. kendince birşeyler yaptı. öğleden sonra oyuncak hikayesini açarak ayağımda salladım. uyudu. akşam üzeri tavuk yedi.  sonradan aklıma geldi . unutmadan hemen yazayım. bütün eşya ve oyuncaklarını etrafa saçıyor. ve toplatmıyor da... bütün gün evde adım atacak yer yok. o uyuyunca annesi hepsini topluyor. sabah uyandığında toplanmış görünce takaza ediyor. sadece bizim evde değil, babannesinin evinde de bütün eşyaları salon kapısına yığılmış. kaldıttırmıyor. salona girmek mümkün değil..

18 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA

Bu sabah abisiyle ablası gittikten sonra uyandı ve pıtır pıtır arka odaya gitti. annesi büyük kızının yatağına yatmış onları uğurladıktan sonra.. ufaklık ta onun yanına kıvrılıp uyudu. sabahları annesini görmeyi talep ediyor. bu sabah gördüğü için arıza çıkarmaz diye umuyordum ama tersi oldu. ikinciye uyandığınnda gene annesi yok diye arıza çıkardı. beni yanına yaklaştırmıyor. süt verdim yere yattı. ama TV deki programa kayıtsız kalamadı. biraz zırladıktan sonra kendini kaptırdı ve sakinleşti. mutfaktaki mandalinave portakalları sehpanın üzerine taşıdı. bir yandan mandalina bir yandan şokellalı ekmek yiyor. birazdan babannesine götürecem. gönlü oldu artık herhalde.. saat bayağı ilerledi. şokellalı ekmek hazırladım. sehpaya koydum. oturağını yanaştırdım, istemedi. koltuğunu getirtti. (gene) kaykılarak arkaya  devrildi. kafası acımasın diye yastık koyuyorum arkasına, kaldırıyor. sonra farkettim ki ellerini başının ardında kavuşturuyor devrilirken... vay akıllı bıdık.. ama benimle oynaşırken boş bulundu. arkaya devrildiğinde kafasını yere çarptı. ağlamaya başladı. kucağımda durdu bir süre... ardından elleriyle birşeyler anlatmaya çalıştı. ilk başta anlamadım ama sonra anlaşıldı ki, kutu kutu pense oynamak istiyormuş. oynadık. TV de çıkan tavuk reklamını gösterip duruyor. akşam yemeğinde tavuk alacağıma söz verdim. Babanneye gitmek istemiyor pek.. taa öğlene kadar oyalandık evde.. en sonunda babanneye gidelim dediğimde kafasını olmaz anlamında sağa sola sallarken, önce parka gideriz drdim. sağa sola sallanan kafanın aniden aşağı yukarı olur anlamında sallanmaya başlanması görülmeye değerdi. hareketler arasındaki saliselik şaşkınlık hoş hoştu. parka gittik. küçük kaydırak çamurlu, kurumuş ama kirli.. büyük kaydırak temiz. büyük kaydıraktan kaymasını isteyince montunun kolundan sarkan eldivenle küçük kaydırağı silmeye başladı aniden.. engel oldum. ben kendim bulduğum kağıtlarla kaydırağı temizledim. kaydırak salıncak tahtırevalli üçlüsünü tavaf etti sırasıyla.. salıncakta iken burnunu kıstırmaca oynadım. çok eğlendi ama nerden öğrenmiş bilmiyorum gözlerini pörtletmeye başladı. o görüntüden hiç hazzetmediğimi bilmiyor daha.. yapmamasını istedim. babanneye bıraktım. akşam almaya gittiğimde yeeni uyumuş henüz.. alacaz birazdan.. beren ayşeyi ben kızarmış tavuğu..
haa.. kaç gündür unutuyorum yazmayı.. evet anlamında "hı hı" deyişi çok hoş. beren ayşeyi getirdi. kızarmış Tavuk yedik. maceralarını annesine anlatırken yanımıza gelip bize kulak vermesi yok mu... bak, bi de bizi dinliyor deyince sırıtarak kaçışı...

17 ARALIK 2013 SALI

Bu sabah (gene) uyandığında ağlayıp zırlayarak uyandı. odalara bakıp annesini aradı. bulamayınca ellerini kollarını sallaya sallaya bağırdı. salona gitti. TV yi açtım. kapatmaya yeltendi. ben kapattım. sakinleşince tekrar açtım. seyretmeye başladı. müü deyip süt istedi. verdim. 9.00 gibi babanneye gittik. kontak anahtarını ona çevirttim. babanneye bıraktığımda biraz mızırdadı. akşam merdivenlerden çıkarken baba abi diye bağıra bağıra geliyordu annesiyle... annesi "irfan" dedirtmeye çalışmış. bizimki "iğhan" diyor. evde tekerlekli atına binip arka odada bayağı eğlendi.
video
yemekte (gene) çift sandalyeye oturdu. biraz yemek yedikten sonra abisi masadan kalkınca o da kalktı, abisinin yanına gitti. annesi tabakla peşinden gitti. odada yemiş. birkaç gündür takıntı haline getirdiği şeyi yapıyor şu anda.. oyuncak hikayesi seyrediyor. Tüm gece oyuncak hikayesi 3 ü, ardından 1 i ve sonra da 2 yi seyretti. arka odada tek başına oturdu. seyretti. yatmadan önce de gelip beni öptü. ama son birkaç günden beri yaptığı gibi dudaklarını yanağa yanaştırıp mucuk sesi çıkararak değil, gerçekten öptü. sanırım ilk gerçek öpücüğü bu... oyuncak hikayesinde sevgilisi voody yi öpüyordu. o sahnede öpücük sesi çıkarmıştı. sanırım ordan öğrendi.

16 ARALIK 2013 PAZARTESİ

Bugün, gün biraz erken başladı. Saat 04 te... uyanmış ve bilgisayarın açılmasını istemiş. oyuncak hikayesi seyretmek istemiş. annesi olmaz deyince ağlayıp duruyor. Ben de uyandım. Ayşeyi yanıma aldım. berenin yatağına yattık. Bilgisayarı açtım. dün gece indirdiğim oyuncak hikayesi 1 i seyrettik beraber hem de 2 tur.
sabh olduğunda TV nin başına gitti. Bu sefer de çocuk kanalı açılmasını istedi. annesi hep senin isteğin olmaz deyince biraz mızırdadı ama koltukta uyudu kaldı. Ben bugün hastaneye gidecem. Ayşe uyuyor. Ben ne bok yiyecem. bilmiyorum. Babanneyi çağırdım geldi. akşam abisi aldı. bu akşam pek ilgilenmedim ayşeyle.. çok uykusu var. uykussu açılsın diye biraz göbek yemece oynadık. elleriyle göbeği kapatıp kikirdedi bol bol... gece 9.30 gibi de yatıp uyumuş..

15 ARALIK 2013 PAZAR

Bu sabah normal saatte uyandı ancak yataktan çıkmadan, biberonunu sütle doldurttuktan sonra annesine iyice yanaştı ve bir süre daha yattı. Sonra kalktı salona geldi. Hayret TV falan açtırmadı. Kalemleri ile deftere birşeyler çizmeye başladı. guga çizdi. Anne baba çizdi. Anne resmine meme çizdirdi. Ardından alışverişe gittik. yol boyunca yürüdü. caddelerde kırmızı ışıkta beklemeyi öğrettim çoktan ama caddeden geçerken koşmamayı öğretemedim. ısrarla koşarak geçiyor. BİM den kendisine jelibon istedi. aldık. Alışveriş arabaların bebek oturtma kısımlarını gösterip duruyor kaç gündür. Şaypada oturttum. Kendisi gibi oturan başka bi çocuk daha vardı. onu da gösterip çığlık attı. kasada ödeme yaparken dışardan geçen yaşlı beyaz sakallı birisini gösterip dede diye bağırdı.(Cemile yengenin kocası Mehmet amca, hani şu nükleer sığınak yapacam diye evini yıkıp bütün parasıyla sığınak yapan ve parası bitip ev yapamayınca o sığınakta yaşamak zorunda kalan komşumuz)
yolda yürürken su birikintilerinin üzerinden atlıyor. basmıyor. daha geçen gün abisi bastırtıyordu halbuki.. hiç benzemiyor abisine hiç.. (Allaha şükür)
Simitçide parayı ona verdim tezgahtara vermesi için, parayı katlayabildiği kadar katlayıp öyle verdi. Para ve bu tür küçük kağıtları katlıyor mutlaka.. Evde kahvaltıdan önce aldığımız sürpriz yumurtayı yemek istedi. izin vermedim. kahvaltıdan sonra da sürpriz yumurtayı bir kere ısırdı. bıraktı. Bir de annesi öpmeyi öğrendiğini söyledi. Tatbikat yaptılar. Hakkaten dudaklarını uzatıp mucuk diye ses çıkarıyor. Hakkaten öpüyor mu yoksa sadece sesini mi çıkarıyor bilmem. Halbuki eskiden öpmek deyince yanağını değdirirdi. Su istediği zaman tıslamayla karışık ssss sesi çıkarmayı artık bayağı oturttuk. Unutmadan, markete giderken yolda baba baba diye kendini yırttı birşeyler gösterirken.. birşey gösterdiği belli de ne olduğunu anlamadım. biraz sonra ortaya çıktı ki, eldiveni kopmuş. yere düşmüş onu anlatmaya çalışıyor.(Annesi özel bir tertibatla eldivenleri montlarına sabitliyor.)
Şu an evin içinde sürekli birşeyler söyleyip duruyor. Anlamsız sesler genellikle ama çenesi durmuyor. unutmadan kahvaltıda kim çizdi dolapları sorusuna parmağıyla kendini gösterip sırıtıyor. Öğlene kadar evin içinde oynayıp durdu. Öğleden sonra uyudu. akşama doğru uyandı. ilk başta sıkıntı yoktu ama sonradan ağlama krizine girdi sebepsiz yere... deli gibi tepinip ağlıyor. bir annesine bir bana geliyor. hiçbirşey yaptırmıyor. laptopu açyım yazı yaz dedim. laptopu kapattı hırsla.. evdeki tüm aktivite donacak. onun tribi olacak sadece... 10 15 dakka kadar sonra sakinleşti. 2 tabak bulgur pilavı yedi. Gece gene oyuncak hikayesi 3 ü açtırdı bilgisayarda...

14 ARALIK 2013 CUMARTESİ

Dün bir sürü şeyler yaptı ama sıcağı sıcağına yazmayınca çoğu uçtu gitti maalesef.. sabah elinde yirmi lirayla yanıma geldi. annesi ortalığa bırakmış parasını. bizimki de almış. bana gösteriyor. çok ufak yaşından beri parayı seviyor. ne anlıyorsa... alıp cebine koyuyor.

kahvaltıda şokellalı ekmek verdim. gene koltuğundan geriye kaykılıp sırtüstü devrilme oynadı. Başka hiçbirşey aklıma gelmiyor. Halbuki gün içinde bunu da bloga yazmalıyım dediğim en az 10 olay vardı. :(
Yalnız gündüz annesiyle güne gitti. seheri falan gördü. akşam geldiğinde ayakkabı giymeyi reddetmiş, ben de kucağıma alıp eve çıkardım. ve yol boyunca ayaklarını ısırdım. zevkten kahkahalar atıyor. Gece de 2 tur oyuncak hikayesi seyretmiş.

13 ARALIK 201 CUMA

sabah 8.30 gibi uyandı ama ağlıyor. ama her zaman olduğu gibi değil.. gerçekten ağlıyor. içli içli ve sahiden ağlıyor. kucağıma aldım. teselli ettim. rüya gördü herhalde... yatarak pepee seyretmeye başladı. şokellalı ekmek hazırladım sehpaya koydum. koltuğunu sehpaya yanaştırdım. yiyor ama bilerek mi yoksa yanlışlıkla mı olduğunu bilmiyorum. aniden arkaya kaykılıp sırt üstü arkaya devrildi koltuğuyla beraber... kahkaha atıyor. çok eğlenceli geldi... sonrasında sürekli arkaya kaykıldı. kafası acımasın diye tam baş hizasına yastık yerleştirdim. Biraz şokellalı ekmek yedi. çişini yaptıktan sonra külotlu çorabını kendi toplamak istedi. ben yerdım ettim diye arıza çıkardı. tekrar sıyırdık. o topladı. sıra babaneye gitmeye gelince yan çizdi. montunu peşinden sürükleyerek sokak kapısının arkasındaki dolap kapağına gitti. sırtı dönük elleriyle yüzünü de kapadı. gitmek istemiyor. yalvardım yakardım. işe yaramadı. ben de salon duvarının arkasına saklanıp kafamı hafifçe çıkarıp hemen geri saklanma oyunu oynamaya başladım. bir yukardan bir alttan bir ortadan bir tepeden çıkarıyorum kafamı... gülmeye başladı. biraz sonra yanıma geldi. elleriyle birşeyler anlatmaya çalışıyor. hemen anladım. ben onun olduğu yere gidecekmişim. o kafasını çıkarıp cee yapacakmış. nitekim yaptık. keyfi yerine geldi. arabayla babanneye gittik. kucağımdan inmiyor. yere bıraktım. yüzükoyun yatıp zırlamaya başladı. ayrıldığımda hala zırlıyordu. yapacak bir şey yok. Akşam almaya gittiğimde neşeliydi ama günboyu suratsızmış. giyindi çıktık. gayet neşeli, yolda koşuyor zıplıyor. A101 e gittik. kakaolu ve çilekli süt aldı kendine.. bir de çikolata... yolda abisine rastladık. her ikimizin de elinden tuttu. uçtu uçtu yaptık. bize tutunup uzun zıplıyor. sonra abisi ile birlikte koşmaya başladılar. abisi koştururken özellikle su birikintilerine sokup koşturuyor. bas ayşe sulara diye talimat ta veriyor. evde legolarla bir sürü şeyler yaptı. tişörtünün üzerindeki pembe kurbağayı gösterip guga dedi ve kurbağa gibi zıplıyarak ilerlemeye başladı.
Bilindiği gibi pembenin adı guga, mavi, baba mor ise anne... yeşil de abi oldu... ayşe de abisi gibi kuş lokumuna bayıldı. yiyip yiyip duruyorlar. yarım kilo lokumu 2 günde bitirdiler. Akşam bitirdikten sonra gene istemeye başladı. alrız yarın öbürgün... arka odaya gitti. yarım saat kadar sonra salona emekleyerek geldi. ağzında da emzik... emziği bulunca hemen bebek oluyor.

11-12 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA PERŞEMBE

Dün akşam annesi almaya gittiğinde gelmek istememişti. o yüzden bir gece bırakmaya karar vermiştik. sabah uyandığında heryer karlarla kaplıydı. kızımı sıkıca giydirdim. eldivenleri giydirmekte bayağı sıkıntı çektim. aşağı indik. çok önceden kartopu oynayacaz, kardanadam yapacaz diye söz vermiştim zaten.. kardanadam yaptık.. kızm da bana yardım etti. arabaların üzerinden karları alıp kardanadam yapımına yardım ediyor. arada bana kartopu fırlatıyor. çok neşeli... kardanadam için getirdiğim zeytin çekirdeklerini o yerleştirmek için uğraştı ama ben bile zor takıyorum... o hiç beceremedi. çekirdeklerle göz ağız burun yaptık. kızım kardanadama saç yaptı. başının üzerine koydu. sonra kol yaptım. kolları koparıp gövdeye yapıştırmaya uğraştı. en sonunda becerdi de... birden farkettim ki meme yapıyor. ucuna da zeytin tanesini yerleştirdi. :)

elinde bir kartopuyla babannesine gittik. içeri girdi ve akşam orada kaldı. hiç te problem çıkmamış..   Ertesi akşam annesi aldı. eve geldiğinde bana karşı tavırlıydı. neden anlamadım. at olayım sırtıma bin dedim. onu bile kabul etmedi. bilgisayarda oyuncak hikayesi filmini açtım. büyük bi zevkle seyretti.

10 ARALIK 2013 SALI

Bugün sabah normal saatte uyandı ve süt dolu biberonuyla koltuğa uzanıp TV seyretme klasiğini uyguladı. bababnneye gidelim deyince olmaz anlamında kafasını sallıyor. bayağı geç saat babanneye gittik. soğuk olduğu için arabayla götürdüm. silecekleri kızıma çalıştırttım. hoşuna gitti. vardığımızda onlar da arabaya binmek üzereler. depoya gideceklermiş. onlarla beraber o da gitti.
Akşam annesi aldı. merdivenlerden oynarken attığı kahkahalar geliyor.  abisinden kaçıyor güya.. eve girer girmez masanın ardına sakladım. abisi onu aradı. bugün babannesi "ablan nerde" diye sorunca "okula gitti" demiş. annesi bana anlatırken öyle mi kız dedim hafifçe kafasını salladı. laptopun altına koyduğum legoları hemen çıkardı. onlarla birşeyler yaptı. işaretle ne olduğunu anlatmaya çalışıyor. yaptığı şeyi havaya kaldırıyor aynı anda kendisi de ayaklarının üstünde yükseliyor. helikopter tarif ediyor sanırım. büyük oyuncak helikopteri çıkardım. yazın bunu uçururuz dedim. sonra kaldırdık. legolardan köpek yapmak istedi. ama hav hav yapılabilecek legolar babannede kaldı. bütün legoları yere saçtı. başlarına oturdu. bir yandan da şarkı söylüyor. gene tıslama ile "s" dedirttim. söylüyor. ben de onu öpüyorum. badibaba deyip camı gösteriyor. badibaba dedeye verdiği isim.. arada didi de dediği oluyor. bugün gelmek istememiş, orda kalmak istemiş. şimdi de gitmek istiyor. halbuki sabah gitmek istiyordu. annesi dedesini gösterip bu kim diye sorunca "guga dide" demiş. ayrıca yazmayı unuttum. sağda solda gördüğü yazıları parmağıyla takip ederek a-b-b-a-a ve çıkarabildiği diğer sesleri çıkararak okuyor(!) bir de şişt yerine üfleme sesi kullanıyor. ve son zamanlarda sürekli konuşuyor. bıdır bıdır birşeyler söylüyor.
yazmayı unuttum. annannesi kalemi doğru tutmayı gösterdi. aslında yapabiliyor ama inadına yapmıyor, sopa tutar gibi kullanıyordu. 2 günden beri parmak uçlarıyla tutuyor normalde olması gerektiği gibi.. bu şekilde tutunca da gelip bana gösteriyor. şimdi de baba deyip gösterdi. BİM e gidecektim, o da gelmek istedi. soğuk deyip götürmeyecek oldum. suratını astı. ben de götürdüm. merdivenlerden inerken ayağını yan basıyor. acaba dedesini mi taklit ediyor. dedesi öyle basar çocukken ayağı kırıldığı için.. BİM den oyuncak köpek aldık kızıma.. dönerken yürüdü. giderken tek kolumun üzerine yatırıp uçak yaptım. kollarını açıp kanat yaptı. BİM de kasada beklerken genç bi kadın adını sormuş herhalde.. bizimki guga diye cevap vermiş. kızcağız o nasıl isim diye şaşırdı. açıkladık durumu.. aslında guga da demiyor, gugga diyor... annesiyle beraber gezmeye gitti. gitmeden giyinirken şımardı ve giyinmesi zor oldu. en sonunda şımarma kızım deyince tatlı tatlı bakıp gülümsedi ve giyindi.

09 ARALIK PAZARTESİ

Gece 02 gibi Bursaya vardık. biizmki gözünü açtı ve saat 04 e kadar uyumadı. TV açmamızı istedi. ama digital yayın bozuk olduğu için çocuk kanalı bulamadık. bu sefer de boya kalemlerini aldı eline.. herkes uyuyor ben ayşeyle ayaktayız. bir ara ben de sızıp kaldım. gözümü açığımda annesinin yanına yatmış uyumuştu.
sabah ta geç uyanmadı. mahkemeye gitmem gerektiği için babannesini çağırdım. Öğlen geldiğimde babannesiyle beraber evden yeni çıkıyorlardı. Annesi de gelmiş.. Annesi kızım sen babannenle git. biz sonra gelecez dedi. kafasını salladı olur anlamında. meğer hemen onların peşisıra geleceğimizi sanmış. yol boyunca kıyameti koparmış gelmiyoruz diye. bi yandan bağırmış bir yandan koşmuş. annem telefon edip beni çağırdı. gittim. evde bana bi bakışı var, babannesinin kızdığı zaman suratını karartıp kaşlarını çatıp bakışının aynısı.. neyse biraz evde kaldım. sonra gittim. problem çıkarmadı. akşam bizim evde pek neşeliydi. gece ona "S" sesini çıkarmasını öğrettim tıslayarak.. beni aynen taklit ediyor. "su" dedirtecem kızıma.. biraz çalışırsak diyecek... balık krakerleri oyuncak tabaklarına koyup bana ikram etti. beraber yedik. ban at oldum sırtıma bindi biraz gezdik falan.. güzel bi geceydi.

08 ARALIK 2013 PAZAR

Sabah önce efra uyandı. Doğru Ayşenin yanına... Ayşeyi de uyandırdı sonunda... Ayşe hanım neşeli uyandı ama biraz sonra araba yüzünden kıyamet koptu. Efra arabasına binmiş. bizimki Efranın inmesini istiyor. Esra da Efrayı indirmek istiyor Ayşe binsin diye.. ben izin vermedim. zaten dün bütün gece araba ayşedeydi. bizimki arbayı alamayınca kıyameti kopardı. bağırış çağırış gırla... en sonunda esra ikisini aynı anda bindirdi arabaya arkalı önlü de gürültü kesildi. biraz sonra bir baktım. arabada ayşe tek başına.. allem etmiş kallem etmiş el koymuş arabaya... öğleden sonra bilgisayarın başındayken kapının ağzına gelip kafasını uzatıp sırıtarak "püf baba" diye sesleniyor. (üfleme sesi) şımarıyor, babayla oyun yaratıyor. dışadan aldığım pepee sütü ve petito ayıcığı verdim. yedi,içti.
Akşam 8.00 gibi yola çıkma vakti geldiğinde TV de pin ve pom'u seyrediyordu. Seyretcem diye kıyameti kopardı. TV yi kapattık. bağırıyor çağırıyor. giyinmiyor. annesiyle ben iki kişi zorlukla giydirdik. kucağımızda arabay indirdik. Aslında bu durum annesi yolda uyusun diye gündüz uyutmamasından kaynaklanıyor daha ziyade... nitekim arabada 5 dakika ya ağladı ya ağlamadı. hemen sızdı kaldı. yol boyunca da uyudu.

07 ARALIK 2013 CUMARTESİ

sabah Efrayı uyandırdıktan sonra Ayşenin yanına gönderdim. Ayşe de uyandı. ikisi ellerini uzatıp birbirlerini gösteriyor. ıh-ıh sesleri ikisinde de... annanne yumurta yapmış ikisine ayrı ayrı... ayşe ben yedirecem, o malum da, efra da yamacıma geldi. ikisine birden yedirrdim sırayla.. bir ona bir diğerine... afiyetle yediler.
beraber oyun oynuyorlar. bir sıkıntı yok (henüz) birlikte evin bir ucundan öbür ucuna koşturuyorlar. ayşe inat etti. efraya verdiğimiz eski ayakkabılarını giydi. tabi küçük geldi ama inatla giydi. şimdi de efrayı kucağına almaya çalışıyor. beceremiyor tabi.. bir ara efra, ayşeye "abba, abba" diye sesleniyordu. bizimki hemen müdahale etti.. "guga" diye...
Ayşe iyice abla haleti ruhiyesine girdi. efraya ayakkabısını giydirdi. işin ilginci becerdi de... onun omuzuna dokunuyor. saçını düzeltiyor.. görüntü süper...
Ancak aralarındaki bu ilişki daha öncekilerden çok daha uzun sürmesine rağmen sonunda bitti. Paylaşım savaşı patladı sonunda... ikisi de bir köşede zırlıyor... ortalıkta bir tane üzerine oturulup gezilecek araba var bir de oyuncak bebek arabası... bunlar paylaşılamıyor. paylaşılamıyor derken yanlış söylüyorum, ayşe paylaşamıyor. Efra uyumlu yoksa... Ayşe bi onu istiyor bir bunu... bağrışmanın ardından gene sukunet hakşm oldu.. beraber oynamaya devam ettiler. Sevgi uyutmak isterken ikisi birden aynı ayağa yattılar. komikti.. sonunda uyudular ikisi birden... önce efra uyandı. git ayşeyi de uyandır dedik. uyandırdı. ayşe uyku mahmuru ablasının göğdüne gömdü kafasını bi müddet.. akşam yemeğinde 1 tabak çorba ve mantı yemiş... bu aada efranın aslanlı sırt çantası hiç sırtından çıkmıyor... yemekten sonra dev ayıyı üzerime koyup ayının üzerine yattı. gülmeler, kahkahalar gırla... ayı o kadar büyük ki beni tamamen kaplıyor....
Biraz sonra şu araba konusu gene krize sebeb oldu. Ayşe efranın arabaya binmesine asla izin vermiyor. efra binince hemen indiriyor kendi biniyor. en son gene efra bindi. bu sefer efranın indirilmesine izin vermedim. kıyameti kopardı. ağlayıp duruyor.. bi dahaki sefer bagaja önce arabasını koyacam... Gece uyumak bilmedi ikisi de... gece lambasını takıp tüm ışıkları söndürdük yatakta yatarlarken ellerimizle gölge hayvanlar oluşturduk. pek eğlendiler ama uyumak yok. ben mutfakta mustafayla çene çalarken ikisi birden geldi. ikisini de kucağıma aldım. azıcık hoplattım. hoplatma bitince yatıp uyuyacaklarını da belirttim. ayşe kafasını salladı. efrada tepki yok. eğlence bitince hadi bakalım uykuya dedim. ikisi de gitti. ayşe biraz mızırdanmakla beraber annesinin malum yerini tutunca uyudu. efra uyumamak için direndi. odaya gidip hafiften kızmam gerekti. sessizce yattı ama ardından gene uyumamak için direnişe geçti. esra zorlukla uyuttu.

06 ARALIK 2013 CUMA

Bu günü evde benimle geçirdi. Sabah uyandıktan sonra bol bol süt içti. Kahvaltı için nutella istedi. (konuşmayı beceremeden bunu anlatmayı becerebiliyor oluşu belki de neden konuşmak için kendini pek te zorlamadığının delilidir.)  evde yoktu. Alırım dedim. kafasını sallayıp onayladı. Boyama kitabını aldı. boyama yapacak ama renkli kalemleri hep kayıp... rengi gösterip yok işareti yapıyor. yeni kalemler alacam dedim. çok sevindi. beraber arabaya binip öğlene doğru abisinin okuluna gittik. Koridorlarda dolanıp durdu. okuldaki delikanlıları gösterip abi diyor. sonra da kaç tane abi olduğunu parmaklarıyla gösteriyor. rehberlik öğretmeninin odasında kağıt kalem istedi ve birşeyler karalamaya başladı. dönüşte araabada sızdı kaldı ve akşam üzeri bayağı geç saat uyandı. o uyurken aldığım renkli novacolorları gösterdim. mızırdandı ve kabul etmedi. neden böyle davrandığını anlamadım. belki de o uyurken onun haberi olmadan aldığım içindir. Akşam üzeri arabaya atladık ve ankaraya doğru yola çıktık maaile... arabada pek neşeliydi. yol boyunca kahkahalar ata ata gittik. zaten bir yerden sonra uyudu. vardığımızda uyandı. bu sefer teyzesine sürpriz yapamadık maalesef... uyku mahmurluğuyla hiçkimseye pas vermedi. gitti mustafanın kucağına oturdu.. gece boyunca orada durdu.

05 ARALIK 2013 PERŞEMBE

Akşam almaya gittiğimde uyuyordu. biraz sonra uyandı ama yüzükoyun yatıp vıyaklıyor. huysuzluk anlamında değil, daha ziyade şımarmak... kafasını benim olduğum tarafın tersine çeviriyor. ben ilgi gösterdikçe viyaklama ve tersleme sesi çıkarıyor ama bir yandan da çaktırmadan sırıtıyor. kalktı ama bana yüz vermiyor. dedesinin kucağına çıktı. gömdü kafasını, gözlerini de kapattı elleriyle.. aklı sıra saklanıyor. ayağını falan gıdıkladım. bacaklarını, kollarını ısırdım. hiç istifini bozmuyor. yerde emeklemeye başlayıp kaplan oldum. kahkahalar atarak kaçtı, masanın altına saklandı. biraz kovalanmaç oynadık. dedesine saklanıyor. salon kapısının önüne bütün oyuncaklarını yığmış, dokundurmuyor. kaldırılınca hepsini alıp gene aynı yere diziyormuş. hep beraber bize gittik. evin içinde hoplayıp zıplayıp geziyor. sırt çantasını sıtına geçirdi .. babannesi gülmekten öldü. çantayı koltuğa koyup iki elini arkadan geçiyor. eskiden koltuğa koymayı akıl etmezdi yere koyup kendisi de sırtüstü yere uzanır. çantayı öyle geçirirdi sırtına.. babannesiyle dedesi gidelim dediklerinde itiraz etti. nerde yatacaklar gece deyince de birine bir koltuğu, diğerine diğer koltuğu gösteriyor. misafirlerimiz gittikten sonra, boyama kitabını aldı ama doğru dürüst kalem kalmamış. yarın kızıma renkli pastel boya alacam. renkleri gösteriyor. yok demek istiyor herhalde...
Gece annesinin pembe beresini kafasına geçirdi. burnuna kadar iniyor. etrafı görmek için kafasını iyice geriye atıp öyle bakıyor. çok şirin görünüyor. bir de kırmızı şalını taktı. ama şalı boynunda düğümlemek istiyor annesi gibi. tehlikeli olabilir. gevşek ve zararsız bir şekil verdik. öyle kullandı. gece saatlerle youtube da super simple learning videoları seyrettik. en sonunda artık yeter deyip kapatınca bouldu, küstü ve annesine gidip beni şikayet etti.

04 ARALIK 2013 ÇARŞAMBA

Gecenin bi yarısı, uyanıp külotlu çorabını çekiştirmeye başlamış. annesi çıkarayım mı kızım deyince çıkarttırmış ve onun meşhur koklama hareketiyle kirli olduğunu anlatıp çamaşır sepetine attırmış. koklama hareketinin meşhurluğu şurdan... burnundan içeri doğru snıf snıf diye nefes çekmiyor. aksine burnundan sesli bi şekilde nefes veriyor ve bu sırada suratını buruşturuyor. bu hareket kirli demek..
Sabah bir türlü uyanmak bilmedi. hastaneye gidecem. geç kaldım. uyandırdım. inatla uyumaya devam etti. ben de çaresiz babannesini eve çağırdım. bayağı bi zaman uyumaya devam etmiş. eve gittiklerinde 3 gün önce dizdiği oyuncakların yeri 15-20 santim kaydırılmış diye bozulmuş ve hepsini tek tek yeniden dizmiş. akşam gittiğimde uyuyordu. uyanmasını bekledim. gece babannesinde kalması lazım zira sabah çok erken hastaneye gitmem gerek... babannesi farkettirmeden sıvış dedi. olmaz dedim. çocukları kandırmak adetim yok. çocuğa karşı açık, dürüst ve samimi olacaksın ki, sana güvenebileceğini bilsin. acaba beni (gene) kandıracak mı diye düşünmesin.  kalmak ister misin dedim. kafa salladı. ben giderken dedesinin kucağındaydı. bu arada "didi" kelimesi standartlaştı. gitmeden düğmelerle oyun oynuyorduk. mor düğmeler anne, mavi düğmeler baba, yeşil düğmeler abi oldu...  

03 ARALIK 2013 SALI

sabah uyanmak bilmedi. 9.30 gibi uyandı. yatakta (gene) tepindi ve hayrettir ki gene uyudu. Uyandırmasam mahkemeye geç kalacam.. uyandırdım. babanneye götürdüm. Akşam almaya gittiğimde evde kimse yoktu. gezmeye gitmişler. akşam üzeri lahmacun yemişler. eve geldi. yüzünde güller açıyor. annesini koltuğa oturttu. başını kucağına koydu. gitmesine izin vermedi. yerinden kaldırmadı. annesi tuvalete gitmem lazım diyor. bizimki sırıtarak daha da annesine yaslanıyor. şu an torbasını doldurmuş evin içinde dolanıyor.

02 ARALIK 2013 PAZARTESİ

Bu sabah normal saatte (08 gibi) uyandı ve yatakta yatar halde mızırdamaya başladı. bacağını yatağa durup duruyor. süt getirdim. içmeye başlayıp elini de göbeğine götürünce (uyumaya hazırlık hareketi) uyuyacak sandım ama biraz sonra elinde yastığıyla salona geldi. koltuğa yattı ve trt çocuk açtırdı. bir süre sonra yumurta yemesi için masaya götürdüm. sandalyeye oturttum. parmağıyla birşeyi gösterip duruyor ama ne olduğunu anlamıyorum. ısrarla anlatmaya çalıştı ama parmakla gösterdiği yerde bir sürü şey var. bayağı sonra farkettim ki ikinci sandalyeyi gösteriyormuş. 3-4 günden beri sofraya 2 sandalye üstüste konmuş olarak oturuyor. Böylece sandalye yüksek oluyor. masaya rahat rahat yetişiyor. bugün kızıma çatalın yanıyla yiyecekleri parçalamayı öğrettim. (biz türküz. yemeği bıçakla değil çatalla böleriz:) )
rafadan yumurtayı böldü ve yedi. sonra giyindik ve adliyeye gittik. ben dava açarken baro odasında laptopun başına oturtular bunu.. bi de buz devri açtılar. döndüğümde meyve suyu içiyordu. keyfi de yerindeydi. adı sorulduğunda guga diyor.
arabaya binip mudanyaya gittik ama yolda arabayı otomatik makinada yıkattım. acayip korkuyor.kucağıma geldi. korkma kızım deyip teselli ettim. çok korkuyor. bakmasın dedim. yüzünü göğsüme bastırmak istedim ama bakıyor kafasını çevirip.. elimle yüzünü gözünü kapatmak istiyorum ama engel oluyor. hem korkuyor hem bakıyor. korkudan dudakları titriyor. yolda markete de uğradık. arabalı sepetlere bindi. kemerini de bağladı haspam.. lego aldık. bi de buzz ışıkyıllı bonibon...
zeytinliğe vardık. ben ağaçta zeytin toplarken o da legolarla birşeyler yapıyor. bir ara bana "baba, hav hav" dedi. bir baktım ki, enikonu köpek yapmış legolardan.. o kadar benzetmiş ki, kime göstersen köpek der. o kadar yani... sonra babannesi ateş yaktı. bizimki bir heves çalı çırpı toplayıp ateşe atıyor. bunu iş edindi. hoşuna da gitti. ağzından sürekli anne baba sesleri çıkıyor... rahatsızlık verecek seviyede hem de... yağmur başladı. ağacın kovuğuna oturttuk. zaten yerler çamurdu. bi de yağmur başlayınca döndük. burgazda sahile götürdüm. strafordan gemi yaptık. tüyleri kızım buldu. denize koyduk. yüzdü. denize taş attı. evde yemek yedik. pek gönlü yoktu yemeye ama sözkonusu kavurma olunca hamm diye diye bayağı yedi. ardından gene deniz kıyısına gittik. kumla oynadık taş attık. gemi yaptık. bursaya dönerken arabada uyudu. eve çıkarken uyandı.
evde oyuncak hikayesi açtırdı. seyretti o kadar ki film bitene kadar yemek yemedi. sonra hapır hupur tavuk yedi. ablasının bileklikleri takmış gösteriyor. gündüz yaptığı lego köpeği tekrar yapsın istedim ama abuk sabuk birşey yapıyor. ama yaparkenki ciddiyeti görülmeye değer...
Bir ara annesi elini ağzına sokmuş, hemen uyardı. biz onu uyarıyoruz ya elini ağzına sokmasın diye... Armut soydum yesinler diye kabukları koyduğum kaptan kabukları almak istedi. armut ye diyoruz, kabukları gösteriyor. soyduğum kabukları yıkadım önüne koydum. hapur hupur yedi. bitince gene istedi. 2 tane armutun kabuklarını yedi. bütün meyvelerin kabuklarını seviyor. tuhaf çocuk... şeftalinin de sadece kabuğunu yerdi...
Gece bayağı geç uyudu. arka odada iki yatak arasına bütün eşya ve oyuncaklarını dizdi. sandalyeleri de sıralı dizdi. annesini oturttumuş. koltuğuna kurulmuş. elinde kağıt kalem ... birşeyler yazıyor. uyuyana kadar da kaldırttırmadı kurduğu düzeni... Ayrıca bugün yeni bir kelime daha çıktı ağzından.. "didi"" üstelik tekrarlıyor da... dede de halloldu... geriye abla ve babanne kaldı.

01 ARALIK 2013 PAZAR

Bu sabah ta geç uyandı. Annesiyle beraber salona geldiler. annesini işaret edip birşeyler söylüyor ama kızgınlık ve buğuz tonuyla... Sonra iş ortaya çıktı. meğer pijamasının üstü pijamasının altına sokulmuş. ona bozulmuş. pijama üste çıkarılınca yüzüne bi tebessüm yerleşti. sucuklu yumurta yaptım. ekmeksiz yedi. gene 2 yumurta istedi. yumurta 1 tane olsun. sucuk çok olsun diyince kafa sallayarak onayladı. yeni aldığım legoyu elinden düşürmüyor. çişi geldi. yardıma gideyim dedim. reddetti. badinin arkasını toplamayı unutma dedim. dediğimi aynen uyguladı. sırt çantasını sırtına takışı çok komik. ilk zamanlar takamıyordu. çantayı yere koyuyor. kayışlarının arasından kollarını sokuyor ve sonra ayağa kalkıp takla atar pozisyona geliyor. dün de bu pozisyonda görmüştüm de anlam verememiştim. öğlene doğru ben yattım. üzerimi örttü battaniyeyle.. ben uyurken annesiyle parka gitmişler. kumda oynamış. salıncakta sallanmış. gölgesini keşfetmiş. kendisi ellerini kaldırınca gölgesininki de kalkınca gülüyormuş. eve geldi. annesi uyutmaya çalışıyor ama uyumuyor. Artık söylemiyorum zira o evde ve uyanıkken trt çocuk kanalının açık olması artık standart... çişi geldi. annesi yardım etmek istedi. hemen koşarak geldi ve annesini itledi. kendi yapacakmış. pantalonu dar olduğu için annesinin yardımına muhtaç kaldı. uyutmaya çalışıyoruz ama uyumuyor.