..video..
Sonra sonra bira zneşesi geldi de kovalanmaç oynadık evin içinde... o alıştığımız neşe çığlıklarını atmaya başladı. Bu arada, gündüz uykusunu uyumamış... Huysuzluğu ve neşesizliği belki de ondandır. Kendi evimize geri dönmek için öıktığımızda kucakta taşınmak konusunda ağlayarak ısrar etti. ben babannesine almamasını, boşvermesini söylemem rağmen kadıncağız dayanamadı kucağına aldı... ona taşıtacak değildik ya.. ben omuzuma aldım... Bir süre yürüdükten sonra deniz kenarındaki duvarların üzerinden yürümeye başladı. Yol boyunca oradan yürüdü. tabi ben de elinden tutuyorum. zor oluyor zira duvar dibinde insan çöp kovası vs.. bir sürü engel var. elini de bırakamam. çok yüksek... mazaallah... Sokağın başına geldiğimizde babannesiyle eve gitmesini söyledim. ben silor alıp gelecektim ama bırakır mı... üçümüz birden yola devam ettik mecburen... dönüşte tol boyunca kuşlar (güvercin) var. onlarla ilgilendi... kuşların kanat çırpmasını taklir ediyor. kollarını iki yana açıyor ama kollarını sallamıyor da ellerini bilekten aşağı yukarı sallıyor.. kuşlar öyle uçuyormuş Tabi, kuş mevzubahis olur da bizimki kafasının tepesini parmağıyla göstermez mi kafama kuş konmuştu anlamında... allahın emri :) Hareket te şöyle : sağ elinin işaret parmağı ile kafasının en tepesine birkaç kere dokunmak ama parmak kafaya 90 derece açılı olacak.
Yol boyunca kuş tüyü topladık... bazen babannesinin çok gerisinde kalıyoruz. koşa koşa ona yetişiyor cıyk cıyk öten ayakkabılarıyla.. sokağın başında deniz kıyısına indik. o sırada ido geldi.. hemen tüyleri gösterip strafor aramaya başladı.. gemi yapmıştık ya daha önceden... bulduk bir tane büyükçe... ben bir parça kırıp duvarda düzeltip tüyleri diktim ve denize bıraktırdım... o arada bir baktım Ayşe de büyücek bir strafor parçasına bütün tüyleri dikmiş... onu da denize bıraktı.. (kızımınki daha iyi gitti) ardından kalan straforlardan 3 tane daha gemi yaptı.. hepsini suya bıraktı. Bir ara straforu alıp duvara sürtmesi görülmeye değerdi.. ben öyle yaptım ya.. taklit ediyor... birazcık kumla da oynadı... ama ekipman olmadığı için pek uzun değil... yolda gelirken tramboline bindirmiştim. hayret birşey.. zıplamayı reddetti. Bedava ya o yüzdendir :)
eve gittik. eve girmek istemedi.. sokakta kalacak gezenti.. ağlaya zırlaya girdi... biz uyumasın diye gözünün içine bakıyoruz.. bu saatte uyursa gece uyanır diye... ama uyku muyku hak getire... Genel bir keyifsizlik hala devam etmekte... o hafta bananesini perişan etmiş.. hiç geçen haftaki gibi değil diyor kadın... çok huysuzmuş... ne yemek, ne huzur.. sürekli buğuz... üst kat komşusu mustafa safiye ikilisine alışmış sonra sonra da biraz.. onlarla geziyor, onlarda yemek yiyormuş... akşam da pek yemek yemedi... köfte yedirdik zar zor... uyumuyor... ayakta saaldık yok.. kucakta salladık.. yok.. uyumuyor. TV de üstelik te hiçte ona uygun olmayan, hafif şiddet içeren bir diziyi (kayıp) gözünü kırpmadan seyrediyor. kanal da değiştirttirmiyor. Tamamını seyretti. gecenin bayağı ileri bir saati halının üzerinde kendi kendine uyudu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder